Lahor’a ayak bastığım ilk andan ayrıldığım son ana kadar Pakistan’ın tüm renkleriyle kucaklaştım: Tasavvuf dergahları, sufi Kavvali müziği, tarihi Babür Bahçeleri, şehrin tarih kokan sokakları, Wagah’taki Hudut Kapanış töreni... Penjab Eyaleti’nin başkentini görmek, adeta tüm Pakistan’ı görmekle eşdeğerdi…
İlk sabahımda Lahor beni meltem rüzgarlarıyla karşıladı. İlk kez gittiğiniz bir şehri yakından tanımak, günlük yerel hayatı keşfetmek ancak yürüyüşle mümkün. Genel düstura uyarak Lahor’u güneyden kuzeye doğru kat eden en uzun caddesi The Mall’da yürüdüm. İngiliz sömürge döneminde inşa edilen bu uzun caddenin üzerinde Lahor’un en önemli mimari eserleri yer alıyor. Kilometrelerce uzun bu caddede Pakistan’ın tüm renkliliği görülebiliyor. Efsanevi renkli otobüsler, rengarenk tabelalar, gürültülü korna çalan otomobiller, doğu şehirlerinin karmaşa içindeki akıcılığı hepsi bir arada.
Eski adı Lawrence Parkı olan Cinnah Bahçeleri’nden geçerek Charing Cross’a geldim. Sömürge dönemi ismi olan bu meydanda Pencap Meclis Binası ve 1974’te düzenlenen İslam Ülkeleri Konferansı buluşması için inşa edilen bir minare dikkati çekiyor. Minarenin karşısında küçük kubbeli bir yapının içinde bronzdan Kuran-ı Kerim var; 1951’e kadar aynı yerde ise Kraliçe Victoria’nın heykeli duruyor. The Mall Caddesi’nin en gösterişli bölgesi Regal Chowk’tur. Binlerce motosikletlinin geçtiği bu cadde üzerinde ve civarında şehrin iki önemli sineması olan Regal ve Plaza yer alıyor. Sinema binalarının yakınlarında ise Panorama ve Rafi Plaza gibi AVM’ler bulunuyor.
Lezzet caddesi
The Mall Caddesi’nin yakınlarında Lahorluların “yiyecek caddesi” olarak adlandırdıkları Gowal Mandi mahallesi bulunuyor. Pakistan mutfağının eşsiz lezzetlerinin bir arada sergilendiği bu şatafatlı gastronomi bölgesinin en önemli yeri Anarkali Food (Yiyecek) Caddesi. Öğlen yemeğiniz için ideal olan bu cadde akşam saatlerinde araç trafiğine kapanıyor. Yemekler rengarenk ışıkların altında yeniyor. Özellikle “Kulcha” ekmeğiyle servis edilen “Nihari” yahnisini tatmanızı öneririm.
The Mall Caddesi’nin batı bölgesinde görülebilecek üç yer var: Ünlü Hintli Nobel ödüllü yazar Rudyard Kipling’in 1901’de yazdığı romana konu olmuş Zamzama Topu ve Lahor Müzesi ile Penjab Üniversitesi. Kipling 1882-1887 yılları arasında Lahor’da beş yıl boyunca gazetecilik yapmış; babası ise Lahor Müzesi’nin ilk müdürü. Hindistan’ın bölünmesinden sonra eserlerinin bir bölümü Hindistan’a götürülmesine rağmen halen Lahor Müzesi Pakistan’ın en büyük müzesi. Müze kronolojik bir tarih sırasına göre sergilenen 20 salondan oluşuyor. Gandara Heykel Sanatı ve bu sanatın şaheseri olan “Oruç Tutan Buda” bu müzenin en önemli eseri. Mohenjadaro ve Harappa ile İndüs Vadisi uygarlığına ait antik eserler, Akamenid dönemi sikkeleri, el yazmaları, Kuran-ı Kerimler ve halılar bu müzede görülebilecekler arasında.
Tarihi bölgede
Penjab Üniversitesi’nin yeşil kampüsü, kadın giysileri ve aksesuar dükkanları ile ünlü Anarkali Mahallesi’ni geçerek şehrin en kalabalık bölgesine gelinir. Delhi Kapısı’ndan tarihi sur içine geçtiğimde mahşeri bir kalabalık vardı. Pakistan’da gezerken her an siyasi mitinglerden biriyle karşılaşabilirsiniz. Siyasi tansiyon çok yükselebildiği için bu tür toplantılardan olabildiğince uzak durmak gerekir. Tarihi şehir 6 kilometre uzunluğunda, 9 metre yüksekliğindeki surlarla çevrili ve 13 kapısı var. “Sokaklarında kaybolmak” sanki Lahor için söylenmiş bir söz! Caddelerdeki insan seli şehrin nüfusu hakkında ipucu da veriyor-Lahor’da yaklaşık 10 milyon kişi yaşıyor. Peş peşe sıralanmış çok sayıda dükkanın arasından geçerek beş dakika mesafedeki Şah Cihan’ın veziri İlumiddin Ensari’nin yaptırdığı Vezir Han Camii’ne yürüyorum. Birbirinden güzel nakışlarla süslü camide, Babür döneminde, hattat yetiştiren bir medrese inşa edilmiş. Asya’nın en büyük özel müzelerinden biri Batı Kapısı’na 500 metre mesafededir: Fakirhane Müzesi. Orta Asya’nın Buhara şehrinden Lahor’a göç eden Fakirzade Ailesi’nin biriktirdiği 13 bin İslami eserin sergilendiği müze ancak randevuyla gezilebiliyor. Hz. Muhammed’e ait özel eşyaların da görülebileceği bu müze tarihi bir konakta.
Lahor’un tarihi sur içinde birçok çarşı var. Hediyelikleriyle ünlü Şah Alem Çarşısı, geleneksel kumaşçılar ve mücevheratçılarıyla tanınan Gumti Çarşısı, mutlaka görülmesi gereken yerler. Gumti Çarşısı’nda bir kumaş dükkanında çalışan Lubna adlı tezgahtardan son bir yıldır işlerin arttığını öğreniyorum.
Bu elmas farklı
Tarihi şehrin en renkli çarşılarından biri de Şah Mahallesi olarak bilinen Heera Mandi yani “Elmas Pazarı”. İsim şaşırtmasın, burada elmas veya değerli taşlar satılmıyor. Kastedilen güzel kızlar, zira burası Lahor randevuevlerinin bulunduğu mahalle. Geleneksel Mujra dansını icra eden Pakistanlı kızlar resmi olmasa da gayriresmi olarak dünyanın en eski mesleğini icra etmekte. Bir zamanlar kaliteli Mujra sanatçılarının ve hatta Pakistan’ın ulusal şairi Muhammed İkbal’ın evinin de bulunduğu Şah Mahallesi geceleri telaşlı kalabalığın koşturduğu bir yere dönüşüyor. Her şeye rağmen gezilmesi gereken yerlerin başında gelir burası. Lokantalar şehrin gizli lezzet mekanlarıdır.
Gazneliler Devleti ile Babür İmparatorluğu’na eyalet merkezi olmuş bu şehirde gezilecek ve görülecek çok yer var. Babür İmparatorluğu döneminde inşa edilen Lahor Kalesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde. Kaleyi gezerken her ne kadar terk edilmiş bir hava hissedilse de bu kale, ziyaret listesinin başında olmalı. Babür Şahı Cihangir tarafından 1618’de inşa edilen Şah Kalesi’ne Alemgiri Kapısı’ndan giriliyor. Kalenin içinde çok sayıda tarihi binayı görmek mümkün. Şah Cihan’ın inşa ettiği İncili Mescit ve misafirlerini kabul ettiği Divan-ı Alem, Harem içinde yer alan Has Divan, “Aynalı Saray” anlamına gelen Şiş Mahal, mermerden yapılmış Nulahha Köşkü ve üç küçük müze ziyaret edilen yerler arasında.
Badşehi Camii dünyanın en büyük mabedlerinden. Babür döneminden kalma yapı avlusu da dahil edildiğinde 100 bin kişiyi aynı anda alabilecek kapasitede. Fars, Orta Asya ve Hint sanatının harmanı gibidir adeta. Pakistan Ulusal Şairi Muhammed İkbal’in mezarı da burada. Kalenin ardından İkbal Parkı’na giderek, Minare Pakistan’ı görmeyi unutmamak gerekir. Bu anıt kule, 23 Mart 1940’ta, Hindistan’da yaşayan Müslümanların Pakistan’ı kurma fikrini resmi olarak ilk kez beyan etmeleri anısına, toplantının yapıldığı yer olan İkbal Parkı’na dikilmiş.
410 fıskiyeli bahçe
Lahor’un şehir merkezinden araçla 15 dakikalık mesafede gezilecek birkaç önemli yer var. Bunların başında The Mall Caddesi’ne 4-5 kilometre yakınlıktaki bir diğer etkileyici eser olan Şah Cihan’ın yaptırdığı Şahlimar Bahçeleri gelir. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki bu eser, 17’nci yüzyılda Şah Cihan tarafından inşa edilmiş. Bahçeler 5 coğrafi bölgeden esinlenerek yapılmış. Sayısız çeşme, ağaç türü ve bina bulunuyor. Birçok Lahor’lu serinlemek ve dinlenmek için bu bahçelere gelir. Bahçedeki üst terasın adı Ferah Bahçe, orta terasın adı Feyz Bahçe, alt terasın adı da Hayat Bahçesi’dir. Üst terasta 105, ortada 152, alt terasta da 153 fıskiye var.
Babür Şahı Cihangir’in türbesi oğlu Şah Cihan tarafından inşa edilmiş. Bu etkileyici mezar yapısına 180 odalı Ekber Kervansarayı’ndan geçerek giriliyor. Cihangir’in dul eşi Nurcihan Hatun tarafından tasarlandığı tahmin edilen bu yapı, dönemin en ünlü hattatları tarafından nakşedilen süslemelerle bezeli. Türbe içindeki mermer kabartmalı Esma -ül Hüsna yazıları en dikkati çeken eserler arasında.
Wagah’ta hudut kapanış töreni
Lahor’dan çıktıktan 22 kilometre sonra Pakistan / Hindistan hudut şehri Wagah’a varılıyor. Burada dünyanın en ilginç gösterilerinden biriyle karşılaşıyorum. Her günbatımında her iki hudut kapısında “Hudut Kapanış Töreni” yapılıyor. Tören karşılıklı olarak inşa edilmiş tiyatroların önündeki sahnelerde gerçekleşiyor. Her akşam binlerce kişi buna büyük heyecanla katılıyor. Amigolar tıpkı futbol maçlarında olduğu gibi kitleyi marşlarla, milli şarkılarla harekete geçirmeye çalışıyor. Katılanlar gerek Pakistan tarafında, gerekse Hindistan tarafında büyük tezahüratlarda bulunuyorlar. Hangi tarafın tezahüratı daha büyükse o günün galibi sayılıyor. Tören alayları karşılıklı ve eşzamanlı olarak tören kıtası gösterisini yapıyor ve ardından hudut kapıları kapanıyor. Bunca memleket gezdim ancak bu kadar ilginç bir töreni hiçbir yerde görmedim!
Şah Cemal Tekkesi’nde zikir
Lahor’a kış aylarının serinliğinde, aralık – mart arasında gitmek en iyisi. Kente varışınızı perşembeye denk getirmenizi şiddetle öneririm. Lahor, Pakistan tasavvufunun merkezi. Her perşembe gecesi Şah Cemal Tekkesi’nde zikire katılarak şehri solumak elzem. Tekkeye girerken duyacağınız geleneksel dhol davulları girenleri havaya hemen sokuyor. Pakistan’ın efsanevi semazenleri Gonga ve Mithu Saeen kardeşler burada her perşembe kendinden geçerek müthiş bir performans sergiliyor. İlerleyen saatlerde binlerce kişinin kendinden geçerek sema yapmalarını büyük bir hayranlıkla izliyorum. Gece yarısına doğru tekkeden, Mevlana Celaleddin Rumi’nin bir sırrını keşfederek ayrılıyorum.
Courtesy: Hurriyet, 21 Nisan 2014
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/26215297.asp
No comments:
Post a Comment