Elçi Türkiye ve Pakistan arasında sağlık sektöründeki deneyimleri paylaşmanın karşılıklı faydalı olduğunu söyledi

ANKARA, 29 Temmuz 2017: Pakistan'ın Türkiye Büyükelçisi Sohail Mahmood Pakistan ile Türkiye arasında sağlık alanında daha yakından işbirliğinin ve deneyimlerin paylaşılmasının karşılıklı çıkarlara uygun olacağını söyledi.

Kendisi Muzafargarh'taki Recep Tayyip Erdoğan Hastanesinden 10 kıdemli doktor ve hemşireden ve Multan ve Bahawalpur'daki ilaç test laboratuvarlarından 10 uzman ve eczacıdan oluşan Pencap'tan gelen diğer bir ziyaretçiler heyetine bunları söylüyordu.

Sağlık sektöründe giderek büyüyen Pakistan-Türkiye işbirliğinden duyduğu memnuniyeti ifade eden Büyükelçi Sohail Mahmood bu olumlu trendin Pakistan'daki sağlık reformu girişimlerini desteklemeye yardımcı olacağını ve özellikle dezavantajlar segmentinde insanlar için en üst düzeyde yararlı olacağını gözlemledi.  Kendisi heyet üyelerini Türkiye'de gözlemledikleri ve öğrendikleri yeni teknikleri kendi kurumlarında uygulamaları için teşvik etti.  Becerikli insan kaynaklarının önemi ve empatiyle verilen gelişmiş sağlık hizmetleri vurgulandı.

Muzafargarh'taki Recep Tayyip Erdoğan Hastanesinden doktorlar ve hemşireler Ankara'daki önde gelen hastaneleri ziyaret ediyor ve Türkiye'nin kıdemli sağlık çalışanlarıyla ortopedi, cerrahi, üroloji, enfeksiyon kontrolü ve hastane yönetimi alanlarında yeni teknikleri öğrenmek için birlikte çalışıyor.  Benzer şekilde, ilaç test laboratuvarı ve eczaneler heyeti de ilaç testinin ve eczane yönetiminin Türk modeli üzerinde çalışıyor.

Sharing experiences in health sector between Turkey and Pakistan is mutually beneficial, says Envoy

ANKARA, 29 July 2017: Ambassador of Pakistan to Turkey Sohail Mahmood has said that closer collaboration and sharing of experiences between Pakistan and Turkey in the health field would be of mutual benefit.

He was speaking to another visiting health delegation from Punjab, comprising 10 senior doctors and nurses of the Recep Tayyip Erdoğan Hospital, Muzafargarh, and 10 experts and pharmacists of drug testing laboratories of Multan and Bahawalpur.

Expressing satisfaction at the growing Pakistan-Turkey collaboration in the health sector, Ambassador Sohail Mahmood observed that this positive trend would help reinforce the health reform initiatives in Pakistan and ultimately benefit the people, especially in the disadvantages segments. He urged the delegation members to employ new techniques observed and learnt in Turkey in their respective institutions.  The importance of skilled human resources and improved health service delivery with empathy was underscored.

The doctors and nurses from Recep Tayyip Erdoğan Hospital in Muzafargarh are visiting leading hospitals in Ankara and working with Turkey’s senior health practitioners to learn new techniques in the areas of orthopedics, surgeries, urology, infection control, and hospital management. Similarly, the drug testing laboratories and pharmacy delegation is studying the Turkish model of drug testing and pharmacy management.

Pakistan-Türkiye işbirliği aynı zamanda sağlık sektöründe de büyüyor - Elçi


ANKARA, 27 Temmuz 2017: Pakistan’ın Türkiye Büyükelçisi Sohail Mahmood Pakistan ve Türkiye arasındaki çok yönlü ilişkinin sağlık sektörü dahil çeşitli alanlarda geliştiğini söyledi.  Kendisi Baş Yöneticisi Dr. Shabnam Sarfraz’ın önderlik ettiği Pencap Kamu Sağlığı Yetkili Makamından (PPHA) bir heyetle konuşuyordu.

Heyetin Pakistan Büyükelçiliğini ziyareti sırasında, Büyükelçi Sohail Mahmood heyet üyelerini Pakistan-Türkiye ilişkilerinin derin tarihi ve kültürel kökleri hakkında ve bunların her alanda artan gelişmeleri hakkında bilgilendirdi, buna siyasi, ekonomik, yatırım, savunma, kültürel ve eğitim alanları dahildir.  Kendisi “En yeni işbirliği alanı sağlık sektöründedir,” dedi ve gelişmiş ve verimli sağlık hizmetlerinin özellikle dezavantajlı kişilerin yaşamını olumlu olarak etkilediğini ve her iki ülkedeki liderlerin Pakistan’daki sağlık sektörü reform girişimlerini desteklemek için kendini adadığını ekledi. 
 
Şu hatırlanabilir ki, Pencap Eyalet Başbakanı Mohammad Shehbaz Sharif’in İstanbul’u AĞustos 2016’da ziyareti sırasında Türkiye ve Pencap hükümetleri sağlık sektöründe daha yakından işbirliği için bir Mutabakat Zaptı (MoU) imzalamıştı.  Bunu takiben, sağlık sektörü reformunda işbirliği için bir Eylem Planı dahil iki taraf arasında bir dizi diğer yasal belgeler sonuçlandırılmıştı.


8 üyeli Pencap Hükümeti heyeti Türkiye’yi Türkiye’nin sağlık dönüşümündeki başarılı deneyimlerinden bir şeyler öğrenmek bağlamında ziyaret ediyor.  Dylerin yanı sıra, heyet hastalık gözetimi ve tepkisi sistemi üzerinde çalışıyor.  Yakın geçmişte, birincil, ikincil ve üçüncül sağlık bakımında geliştirilmiş hizmet sunulması üzerine Türkiye’nin bilgisi ve deneyimlerinden faydalanmak için kayda değer bir ilerleme kaydedilmiştir; aile sağlık sisteminin pilot tasarımı; sağlık acil durum tepkisi; hastane yönetimi ve hemşirelik ve ilk yardım eğitimi de dahil.  Son birkaç ay boyunca, birçok heyet Türkiye’yi kısa dönemli eğitim ve kapasite inşası için ziyaret etmiştir. 

Pakistan-Turkey cooperation also growing in health sector - Envoy

ANKARA, 26 July 2017: Ambassador of Pakistan to Turkey Sohail Mahmood has said that the multi-faceted relationship between Pakistan and Turkey is flourishing in diverse fields, including in the health sector. He was speaking to a delegation from the Punjab Public Health Authority (PPHA), led by its Chief Executive Officer Dr. Shabnam Sarfraz. 

During the delegation’s visit to the Pakistan Embassy, Ankara, Ambassador Sohail Mahmood apprised the members of the deep historical and cultural roots of Pakistan-Turkey relations and their steady growth in all domains, including political, economic, investment, defence, cultural and educational fields. “The newest area of collaboration is the health sector,” he said, adding that improved and efficient health services positively affected the lives particularly of disadvantaged people and that the leadership in both countries was committed to supporting health sector reform initiatives in Pakistan. 

It may be recalled that during the visit of Chief Minister, Punjab Mohammad Shehbaz Sharif, to Istanbul in August 2016, the Governments of Turkey and Punjab had signed a Memorandum of Understanding (MoU) for closer cooperation in the health sector. Subsequently, a number of other legal instruments were concluded between the two sides including an Action Plan for collaboration in health sector reform.

The 8-member Punjab Government delegation is visiting Turkey in the context of learning from the Turkey’s successful experience in health transformation. Among other things, the delegation is studying the disease survillence and response system. In the recent past, considerable progress has been made in benefiting from Turkey’s knowledge and practices in improved service delivery in primary, secondary and tertiary healthcare; pilot design of family health system; health emergency response; hospital management; and nursing and paramedic education and training. Over the past few months, several delegations have visited Turkey for short-term training and capacity-building. 

Pakistan Türkiye'deki depremin neden olduğu rapor edilen yaralanmalar ve maddi hasar için iyi niyetlerini iletir.

Pakistan hükümeti ve halkı Türkiye'nin Ege sahilleri açıklarında Muğla ilinde meydana gelen depremin neden olduğu rapor edilen yaralanmalar ve maddi hasar için en içten iyi dileklerini iletir.

Düşüncelerimiz ve dualarımız bu olaydan etkilenen herkesle birliktedir.  Yaralananların en kısa zamanda iyileşmesini dileriz ve bölgedeki herkesin güvenliği için dua ederiz.

Bu deprem İstanbul'da 18 Temmuz 2017'de meydana gelen aşırı yağışları izlemiştir.  Hiç şüphemiz yoktur ki, Türk kardeşlerimiz bu doğal felaketleri kendilerine özgü olan güç ve dayanıklılıkla karşılayacaktır ve çabuk bir şekilde bunlardan kurtulacaktır.

İslamabad
21 Temmuz 2017

Pakistan conveys sympathies over reported injuries and damage caused by earthquake in Turkey

The Government and people of Pakistan convey their profound sympathies over the reported injuries as well as material damage caused in Turkey’s Mugla Province by the earthquake off Turkey’s coast with the Aegean Sea.

Our thoughts and prayers are with all those affected. We wish speedy recovery to the injured and pray for the safety of all those who are in the area.

The earthquake follows the flash floods in Istanbul on 18 July 2017. We have no doubt that our Turkish brethren would face these natural calamities with the characteristic strength and resilience and make a swift recovery.

Islamabad
21 July 2017

15 Temmuz şehitleri Pakistan'da anıldı

Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Girgin: "Pakistan, dünyada 15 Temmuz sonrasında parlamento kararıyla Türkiye’ye destek veren tek ülke oldu"
- Pakistan Başbakanı'nın Dış İlişkiler Danışmanı Aziz: "Pakistan'ın FETÖ'ye karşı somut adımlar atmaktadır"

İSLAMABAD (AA) - Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Sadık Babür Girgin, "Pakistan, dünyada 15 Temmuz sonrasında parlamento kararıyla Türkiye’ye destek veren tek ülke oldu." dedi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Türkiye'nin İslamabad Büyükelçiliği'nde anma töreni düzenlendi.

Şehitler için saygı duruşu ve iki ülke marşlarının okunmasının ardından, Kur'an-ı Kerim tilaveti yapıldı.

Büyükelçi Girgin, törende yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde ve sonrasında Türkiye’ye desteğinden dolayı Pakistan halkına ve hükümetine teşekkür etti.

Pakistan Parlamentosunun da Türk halkının ve hükümetinin yanında durduğunu anımsatan Girgin, "Pakistan Parlamentosunun her iki kanadı ayrı ayrı Türk halkının demokrasi yanlısı direnişine destek kararlarını oybirliğiyle kabul etti. Pakistan, dünyada 15 Temmuz sonrasında parlamento kararıyla Türkiye’ye destek veren tek ülke oldu" diye konuştu.

Girgin, darbe girişiminden sonraki haftalarda, Pakistan parlamentosundan bir heyetin Türkiye’yi ziyaret ettiğini belirtti.

Programa onur konuğu olarak katılan Pakistan Başbakanı'nın Dış İlişkiler Danışmanı Sertaç Aziz ise iki devletin "kardeşliğine" vurgu yaparak, Pakistan parlamentosunun Türk halkının demokrasi direnişine destek kararını kabul ettiğini hatırlattı.

Aziz, iki ülke kardeşliğinin artık stratejik ortaklığa dönüştüğünü belireterek, "Pakistan'ın Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) karşı somut adımlar atmaktadır." dedi.

Programa, Pakistanlı senatörler, diplomatik misyon temsilcileri, Pakistan'da yaşayan Türk iş adamları ve diğer davetliler katıldı.

Turkey-Pakistan ties would grow faster: Sohail Mahmood

Interview
Omer Zahid Malik, Ankara, Turkey

Q. Relations between Pakistan and Turkey are unique as the relations are not confined to governments of the two countries but the people of the two countries also feel warmth for each other. What is your view in this regard?
A. Indeed, Pakistan and Turkey enjoy a special relationship – founded firmly on common faith, cultural and linguistic affinities, and shared history. Our abiding ties are underpinned by exceptional warmth, cordiality and mutual trust, the examples of which are rare in inter-state relations. These feelings transcend the leadership and governmental levels, and are particularly strong at the peoples’ level. In a remarkable tradition, the two peoples have always stood by each other, in good and difficult times. They have always supported each other on their respective national causes, especially Kashmir and Cyprus. On different occasions, the unique quality of our relationship has been encapsulated in the phrase, “One Nation – Two States.” This is an apt description, given the strong historical and cultural foundation of the relationship, similarity of views on regional and international issues, and close collaboration on bilateral, regional and multilateral planes between Pakistan and Turkey.
Q. Relations between Pakistan and Turkey are rooted in history, culture and common world view. Would you like to take a brief view of these dimensions?
A. Shared history and cultural affinity are among the defining features of Pakistan-Turkey relations. The ties between the Muslims of Sub-continent and the Turkic world go back centuries. As is well-known, the Mughal Empire in South Asia was established by Babur, who came from the Ferghana Valley in present-day Uzbekistan. The connections forged since those times have only strengthened in the subsequent eras and are reflected in our language, literature, architecture, cuisine, and the general way of life. ‘Urdu’ itself is a word from the Turkish language, meaning army or lashkar. There are estimated to be more than 5 thousands common words between Turkish and Urdu languages. In 2015, we completed 100 years of teaching of Urdu in Turkey.’ The milestone was celebrated befittingly with the issuance of a commemorative postal stamp.
The strong spiritual connection between our national poet-philosopher Allama Muhammad Iqbal and Mevlana Jalaluddin Rumi, whom Iqbal regarded as his murshid,is very well-known too. Iqbal was also a contemporary of Turkey’s national poet Mehmet Akif Ersoy and the two interacted closely during the most critical years of their national history. The political, moral and material support extended by our forefathers for the Turkish War of Independence remains a distinct part of the Turkish nation’s consciousness and is remembered to this day. In turn, our founding fathers were deeply inspired in their quest for freedom and a sovereign homeland by the valiant struggle waged by the people of Turkey under Mustafa Kemal Ataturk. Quaid-e-Azam Mohammad Ali Jinnah was a great admirer of Ataturk and regarded him as someone who changed the course of history for Turkey and the world.
In their world-view as well, the modern nation-states of Pakistan and Turkey have had striking similarities. Both are pivotal states located in the geo-strategically important parts of the world and have always been strong partners for peace and development. From the UN to OIC, from CENTO to RCD, and from ECO to D-8, they have been together to promote these shared goals.
Q. The two countries are cooperating with each other in several vital areas of mutual interest. Do you think there is vast scope for strengthening and expanding the bilateral cooperation, particularly in the trade and economic field?
A. Undoubtedly, the quality of our excellent political relations is unmatched. And the challenge always remains as to how to further enhance it. At the same time, the leadership in both countries is cognizant that our trade and economic ties are not commensurate with our political relations. These are also not reflective of the true potential of our huge economies. Therefore, it is the common vision of the leadership on both sides to forge a strong trade and economic partnership. We have made notable progress in this context in recent years, particularly through increased Turkish investments in Pakistan and growing participation of Turkish companies in wind and solar energy, transportation, and municipal services projects. However, much more can and is needed to be done as there is still vast untapped potential in key sectors including energy, infrastructure development, food processing and so on. As part of this vision, the two sides are also negotiating a comprehensive bilateral Free Trade Agreement (FTA) covering trade in goods, services, and investment. A framework agreement for FTA was signed in March 2016 and overall seven rounds of negotiations have taken place. Early conclusion of the FTA on a mutually-beneficial, win-win basis holds the promise of building the robust and sustainable partnership jointly envisioned our leadership.
Q. What are the key fields of bilateral cooperation between Pakistan and Turkey?
A. Bilateral collaboration encompasses a whole range of areas – political, trade, economic, investments, security, defence, culture, education and people-to-people exchanges. The High Level Strategic Cooperation Council (HLSCC), co-chaired by the two Prime Ministers, plays an instrumental role in providing strategic direction to the bilateral relationship and deepening of mutual collaboration in these fields. The HLSCC has seven Joint Working Groups which help develop and vigorously pursue specific programmes and projects.
While our endeavors to intensify cooperation in myriad sectors continue, bilateral defence collaboration has acquired new levels in recent years. The defence industries of Pakistan and Turkey have significant capacities and complementarities, from which both sides are working to draw beneficial results. In May 2017, the two countries signed three important agreements. Accordingly, Turkey is acquiring 52 Super Mushshak training aircraft from Pakistan. Further, the two sides would be working on the project for four MÝLGEM Ada class corvettes to be executed through technology transfer. Meanwhile, the Pakistan Aeronautical Complex (PAC) and Turkish Aerospace Industries (TAI) have committed to strengthen mutual collaboration in the aviation field. These initiatives come on top of the earlier projects such as mid-life upgrade of Pakistan’s F-16s in Turkey, up-gradation of Agosta Submarine, and construction of naval fleet tanker at Karachi Shipyard. Our shared objective is to not only strengthen our respective capabilities for indigenous defence production but also to reduce our reliance on foreign sources.
Q. How can relations between the two countries be strengthened through cultural collaboration and people-to-people contacts?
A. Enhancing cultural collaboration and people-to-people contacts is among the key priorities. In this context, the role of the Parliament, media, youth, think-tanks, and civil society is important. It is heartening that our contacts in these realms are consistently expanding.
One positive indicator of the growth in people-to-people exchanges in recent years is the growing number of Pakistani students in Turkey. Already, there are more than 1,700 under-graduate, graduate and Phd students attending Turkey’s public and private Universities. We are also making efforts to increase the number of Turkish students to go to Pakistan for higher studies. Under a new agreement between the Higher Education Commission (HEC) and Turkey’s Council of Higher Education (YOK), a larger number of Phd scholars would be coming from Pakistan to Turkey in the next few years.
On the other hand, three Turkish Universities have Urdu Departments – namely Ankara University, Istanbul University, and Selcuk University in Konya. The research done at these Departments on the Urdu language and literature, as well as the Urdu graduates of these Universities, constitute a valuable asset for intensified cultural collaboration and people-to-people exchanges. Moreover, the Turkish Government has recently approved the teaching of Urdu as an elective subject at the high school level throughout Turkey. This measure would result in further promotion of Urdu and our bilateral people-to-people contacts.
As part of the Embassy’s public diplomacy efforts, we have pursued a number of initiatives to foster closer bonds at the people’s level, with a particular objective to transmit to the younger generation the illustrious tradition of abiding ties between Pakistan and Turkey. Every year, we organize “Jinnah Young Writers Awards” competition in which senior high school students from 81 provinces of Turkey participate and submit essays on a selected theme pertaining to Pakistan-Turkey relations. Similarly, for the last six years, we have been holding “Chughtai Art Awards” in which high school students from a chosen province of Turkey make paintings on a given theme. Successful students are given awards by high-level Turkish dignitaries and their works are displayed in prominent art venues. In addition, events such as Pakistan Food and Mango Festivals, photography exhibitions, and special Cultural Nights showcasing our customs and traditions as well as fashion and music are organized on a regular basis.
Turkey’s famous Yunus Emre Institute is in the process of opening Cultural Centers in Lahore and Karachi. The establishment of these Centers would further contribute to the efforts already underway.
Q. The year 2017 marks the 70th year of Pakistan-Turkey Diplomatic relations. What plans are there for celebrating this occasion?
A. The leadership in both countries has decided to celebrate this milestone in a befitting manner. Already several events have either been held or are in the pipeline. For example, Turkey’s traditional Mehter band participated in the Pakistan Day Parade in Islamabad on 23 March 2017. The two sides are due to issue a joint commemorative postal stamp in August. A number of other events including seminars, exhibitions, special publications and cultural exchanges are in the cards. In sum, there is a fascinating story of Pakistan-Turkey brotherhood spanning centuries and of its ongoing transformation into a strategic relationship. It is our endeavor to tell this story to the world in the most imaginative way possible.
Courtesy: Pakistan Observer, 18 July 2017

İslam İsbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları, Hint İşgali altındaki Cemmu Keşmir Bölgesinde Hindistan’ın yapmış olduğu barbarlığı kınamaktadır ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Cemmu ve Keşmir ile ilgili Kararlarını uygulaması için Hindistan’a çağrıda bulunmaktadır.

10-11 Temmuz 2017'de Fildişi Sahilleri’nin başkenti  Abidjan'da 44. İslam İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanlar Konseyi toplantısı düzenlendi.Toplantıda     Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını uygulaması Hindistan’a çağrıda bulunuldu.Konsey aynı zamanda, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Topluluğa, Hindistan İşgali altındaki Cemmu ve Keşmir’de  devam eden kan akışını durdurmaları ve  keşmir halkının özerklik hakkını  garanti altına alacak olan bir  plesibitin BM denetiminde  yapılması amacıyla  gereken rolü  oynamaları  için çağrıda bulundu.

56 üyeli Konsey tarafından oybirliğiyle kabul edilen kararda, Cemmu ve Keşmir’in  Hindistan ile Pakistan arasındaki çekirdek tartışma olarak kaldığı ve ilk kararının Güney Asya'ya barış getirilmesi için zorunluluk olduğunu belirtildi. Konsey, Hint işgali  altındaki Cemmu ve Keşmir haklına söz verilen özerklik hakkı için Cemmu ve Keşmir halkının verdiği  yaygın halk mücadelesine destek vereceğini dile getirdi ve Keşmirliler’in terörle mücadelede verdiği adalet savaşı ile terörizmin eşit tutulamayacağına dikkat çekti.Konsey aynı zamanda, Hintli kuvvetlerin kitlelerin kör olmasına  ve  masum Keşmir halkının ölmesine neden  olan gerçek mühimmat  ve topak silahları sürekli olarak kullanmasından üzüntü duyduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakanları, Keşmirlileri yasadışı olarak gözaltında tutması ve Hürriyat liderlerini hapsetmesi nedeniyle Hindistan’ı kınadılar. Vazgeçilmez  özerklik hakları için verdikleri kahramanca mücadele için  keşmir halkına büyük saygı duyduklarını ifade ettiler.  Ayrıca, BM Kararlarında ve uluslararası hukukta yer alan yükümlülüklerini ihlal ederek, Hindistan İşgali altındaki Cemmu ve Keşmir’e demografik değişiklikler getirme yönündeki Hindistan girişimlerine derin bir endişe ile dikkat çektiler.


Müslüman ümmetin Dışişleri Bakanları, Hindistan'a, Hindistan işgali altındaki Cemmu Keşmir’de insan hakları ihlallerini derhal durdurması ve Cemmu ve Keşmir ile ilgili  BM Güvenlik Konseyi Kararlarını uygulamak suretiyle uzun süredir devam eden anlaşmazlığı çözmesi  için  çağrıda bulundu.

Islamabad

11 Temmuz 2017

Pakistan Başbakanın Dışişleri Danışmanı Keşmirli Gazeteciler Heyetini bilgilendirdi

Başbakanın Dışişleri Danışmanı Sayın Sartaj Aziz bugün Dışişleri Bakanlığında 20 üyeden oluşan 'Keşmir Gazeteciler Forumu' heyetini IoK'deki korkunç insan hakları durumu hakkında ve Pakistan hükümeti tarafından uluslararası topluluğu harekete geçirmek için atılan adımlar hakkında bilgilendirdi.

Danışman altını çizdi ki, Keşmirlilerin kendi kaderlerini belirlemek için sürdürdükleri kendiliğinden hareket 8 Temmuz 2016'daki yeni dalganın başlamasından beri kritik bir faza girmiştir.

Danışman Hindistan işgal güçlerinin savunmasız Keşmirlilere karşı IoK'de sürdürdüğü insan hakları ihlallerinin ve 8 Temmuz 2016'dan beri Hindistanlıların nedensiz ateşkes ihlallerinden dolayı oluşan kırılgan güvenlik durumunun açık bir özetini verdi, sadece bu bile Uluslararası Topluluğun gözlerini artık açması için yeterlidir: 150'den fazlası şehit edilmiş, çoğu genç insanlar, buna birçok yargısız infaz ve sahte karşılaşma da dahildir; yaklaşık 8000 kişi pelet silahlarından etkilenmiştir ve 250 genç tamamen veya kısmen kör olmuştur ve 930 kişi gözlerini kaybetmek üzeredir, 697 kadının Hindistan güçleri tarafından cinsel tacize maruz kaldığı rapor edilmiştir, yaklaşık 18000 kişi yaralanmış ve 17000'den fazla kişi rastgele tutuklanmıştır ve gelecekleri meçhuldür.  

Sayın Sartaj Aziz belirtmiştir ki, Hindistan'ın zalimliklerine rağmen, bir yandan Hindistan'ın kanunsuz işgalinden kurtulup özgürleşme coşkusu ve özellikle gençler olmak üzere Keşmirlilerin fedakarlıkları artmaktadır ve  diğer yandanbu fenomen sanki hiçbir şey yokmuş gibi Keşmir meselesini önemsememek yönündeki Hint propagandasını yenmiştir.  Eğer hiçbir şey yoksa o zaman neden 700,000 tam silahlı Hindistan işgal güçleri orada yerleşiktir?  Neden bütün medya engellenmiş durumdadır?  Danışman bunların Hindistan'ın açıklaması gereken sorular olduğunu söyledi.  Dahası, hareketin şu andaki fazı Hindistan'ın bunun sınır ötesi terörizm olduğu yönündeki propagandasını da tarihe gömmüştür.  Bütün dünya tanık olmaktadır ki, bu silahsız Keşmir gençliğinin kendiliğinden oluşan bir hareketidir.   Kendisi UNHCR ve OIC tarafından "IoK'ye Gönderilen Gerçekleri Bulma Misyonlarını" Hindistan'ın kabul etmediğinden bahsetmiştir.  IoK'deki Hindistan zalimliklerini lanetleyen OIC'nin güçlü beyanlarını takdir etmiştir.

Sayın Sartaj Aziz iki faktörün yani kendi kaderini belirlemek için yılmaz bir mücadelenin ve bunun kendiliğinden karakterinin uluslararası medyada ve Hint medyasında daha fazla kapsanmaya başlandığını belirtti.  Danışman "Şikayetleri dile getiren ve Hint zalimliklerini kınayan sesler birçok ülkenin Parlamentolarında yankılandı, buna Avustralya, AB, Kuzey Amerika, Kuzey Ülkeleri ve Birleşik Krallık Medyası dahildir ve sivil toplumun bazı üyeleri bazı kullanışlı ve uygun görüşler beyan etmiştir.  Batılı bir medya kuruluşu 'İnsanları kör etmek için sistematik olarak ve isteyerek ateş etmek gibi bir modern demokrasi şimdiye kadar kayıtlara geçmemiştir' şeklinde yayın yaptı.  Hindistan;'da yazılmış bir makale Hint hükümetine "Keşmirlilerin toprakları bizdedir ama Keşmir halkı bizimle birlikte değildir" şeklinde bir hatırlatmada bulundu" diye belirtti.  

Durumun ağırlığına ve Hindistan üzerinde özellikle Keşmir anlaşmazlığına odaklanacak şekilde Pakistan'la diyaloglara başlaması için yapılan ısrarlı uluslararası baskılara rağmen, Hint hükümeti Sınır Kontrol Hattı (LoC) ve İşleyen Sınır'da (WB) gerilimi arttırarak IoK'deki duruma yönelik küresel ilgiyi uzaklaştırmaya çalışmaktadır.  
Sayın Sartaj Aziz son bir yıl içerisindeHindistan'ın 450'den fazla kışkırtılmamış ateşkes ihlali yaptığını söyledi.  Bu ihlaller onun IoK'deki tam silahli güçlerinin, ki burası dünyanın en militarize olmuş bölgesidir, kendi kaderini belirleme hakkı için kendiliğinden Keşmir hareketini bastıramamasından sonra yoğunlaştı.

BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimler üzerindeki endişelerini belirtmiş, diyalog çağrısında bulunmuş ve sorunun ana kaynağı olan Keşmir meselesini çözmek için bir rol oynamayı önermiştir.  Hindistan’ın savaşçı duruşu ve diyalogu Keşmir olmadan kendi koşullarında yürütmek isteği hiçbir zaman kabul edilmeyecektir.

Sayın Sartaj Aziz bu arka planda Hindistan’ın Keşmir meselesinin çözülerek Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimin azaltılması için BM’nin veya diğer liderlerin rollerini reddetmesinin Hindistan’ın IoK’de insanlığa karşı işlediği suçları saklamaktaki çaresizliğini yansıttığını söyledi.  İkili gidip gelmeler ve görüşmeler birçok kez devam etti ama çok fazla birşey elde edilemedi.

Dışişleri Danışmanı şunu belirtti ki, Keşmir uluslararası olarak tanınan bir anlaşmazlıktır.  BM Güvenlik Konseyi tarafından denetlenen bir plebisitle Keşmirlilerin kendi kaderlerini belirleme haklarını kullanmalarına çağrıda bulunan Keşmir anlaşmazlığı üzerine BM Güvenlik Konseyi Kararları bulunmaktadır.  Keşmir meselesi BM Güvenlik Konseyi gündeminde yer almaktadır.  Pakistan Hindistan ile arasındaki tüm anlaşmazlık meselelerini ve özellikle Keşmir anlaşmazlığını sürdürülebilir ve sonuç odaklı bir diyalog yoluyla çözüme bağlamak istemektedir.  Pakistan Hindistan’ın derhal masum Keşmirlilerin kanını dökmeyi bırakmasını ister ve Keşmir üzerindeki BM Güvenlik Konseyi Kararlarının uygulanmasına olanak verecek bir ortamın yaratılmasını bekler.  

Danışman, BM, OIC ve İnsan Hakları Kuruluşları IoK’de Keşmirlilerin kanının dökülmesini durdurmak ve BM Güvenlik Konseyi Kararlarının erkenden uygulanmasını güvenceye almak için çabalarını arttırmalıdır diye konuştu.  Bu brifingi geniş bir Soru ve Yanıt oturumu takip etti.  

İslamabad
3 Temmuz 2017