Çok dilli bir müzisyen: Arieb Azhar (video)

Pakistan’ın ünlü sanatçı Arieb Azhar, sufi folk müziğinin önemli temsilcilerinden. Tasavvuf kültürüne de ilgi duyan Pakistanlı sanatçı, Urduca, İngilizce, Boşnakça, Hırvatça ve İspanyolca şarkılar söylüyor.
ÖMER MUSA TARGAL – KUZEY HABER AJANSI
Arieb Azhar, Pakistanlı bir sufi-folk müzık sanatçısı. Yankı anlamına gelen “Wajj” adlı ilk albümünde Bulleh Şah ve Havace Gulam Ferid gibi Hint alt kıtasının meşhur sufi şairlerin şiirlerini seslendirdi. Arieb Azhar, ayrıca bugüne kadar birçok single çıkardı.

Aslında üniversite yıllarında dönemin siyasi koşulları içerisinde Şilili şair ve söz yazarı Victor Jara’dan etkilenen Arieb Azhar, devrimci İspanyol şarkılarını repertuarına kattı. Ancak daha sonra farklı bir dünyayı keşfetti.

SUFİ ŞİİRLERİNİ KEŞFETTİ

Arieb Azhar keşfettiği yeni dünyayı şu sözlerle anlattı: “Son yıllarda dünya görüşüm epey değişti. Sosyalist bir gelenekten geliyordum. Ancak şu anda bir anlamda varoluşçu çizgiye geldim. Sufi düşüncesi ve felsefesine eğilmeye başladım. Daha sonra bütün dinlerin evrenselliğinin ve güzelliğinin farkına vardım ve tüm dinlerin de ortak mesajını aradım. Pencabi, Urdu ve Seraiki gibi yerel dillerdeki sufi şiirleri keşfettim.

BABA BULLEH ŞAH'TAN ETKİLENDİM

Özellikle 17. yüzyılda Pencap bölgesinde yaşayan Baba Bulleh Şah’dan çok etkilendim. Yaşadığı dönemde Baba Bulleh Şah’ın kurumsallaşmış bir din yerine gerçek bir inancın arayışında olması, beni kendisine yakınlaştırdı.”

Arieb Azhar, geçtiğimiz yıl Aralık ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde gerçekleştirdiği Lahor ziyaretinde, Yunus Emre’den “Geldi Geçti Ömrüm Benim” şiirini davetliler için seslendirdi. Azhar, önce Hz. Mevlana’dan bir şiir seçmek istemiş ancak Yunus Emre’yi okuduğunda, onu Baba Bulleh Şah’a çok yakın bulmuş.

“YUNUS EMRE'Yİ BABA BULLEH'E BENZETTİM”

Arieb Azhar o günü şu ifadelerle anlattı: “Hz. Mevlana Celaleddin Rumi elbette gelmiş geçmiş en büyük şairlerden biri. Hz. Mevlana sarayın dilince bir Farsça ile yazıyordu şiirlerini. Ancak Yunus Emre yerel bir dil kullanıyordu ve şiirleri halka dönüktü. Hz. Mevlana ise çok daha felsefiydi. Elbette her ikisi de tasavvuf kültüründen geliyordu. Yunus Emre’nin şiirinde dünya ile bir derdi olduğunu gördüm ki Baba Bulleh Şah da şiirlerinde bunu dışa vuruyor. Böyle bir benzerlik kurdum.”

Arieb Azhar’ın çok farklı bir yönü daha var. Tam 13 yıl boyunca Hırvatistan’da yaşamış ve bu nedenle de Bosna’nın Sevdalinka ezgilerine hiç yabancı değil. Arieb Azhar 1990’da eğitim için Yugoslavya’ya gittiğinde 1991’de başlayan savaşın ortasında kaldı.

ŞARKILARI BÜTÜN ANLAMLARIYLA BİLMEYİ SAVUNUYOR

Savaş sonrası Hırvatistan’da yaşadığı dönemde, Balkan ve 90’ların Evergreen şarkılarını seslendirdi. 7-8 yıl boyunca da İrlandalı bir grupla çaldı. 11 yıl önce Pakistan’a dönerek bu toprakların folk ve klasik geleneğini yeniden keşfetmeye başlayan Arieb Azhar, yalnızca Hint alt kıtası şarkılarını iyi söylemek değil ne hakkında olduklarını da bilmek gerektiğini düşünüyor.

GAZETEDE MÜZİK YAZILARI YAZIYOR

Arieb Azhar, bugünlerde grubuyla uluslararası festivallere katılıyor ve ülkenin en saygın gazetelerinde müzik sanatına dair yazılar kaleme alıyor. Repertuarındaki Urduca, İngilizce, Boşnakça, Hırvatça ve İspanyolca şarkılar nedeniyle de uluslararası anlamda bilinirliği günden güne artıyor.

Courtesy: SonDevir
External Link: http://www.sondevir.com/index.php?aType=haber&ArticleID=233378&q=pakistan

No comments:

Post a Comment