Neden Keşmir Dayanışma Günü?

Keşmir meselesi bilindiği gibi İngiltere’nin sömürge günlerinden geriye kalan bir sorun olup ve hala nihai çözüme ulaşamamıştır. 
Büyükelçi Muhammad Haroon Shaukat tarafından "Türkiye" için özel olarak kaleme alın yazıda bu sorun irdelenmiş ve sorunların çözümüne yönelik yapılması gerekenler anlatılmıştır.
İşte Muhammad Haroon Shaukat'ın kaleme aldığı o yazı:
Her yıl 5 Şubat’ta Pakistan halkı ve dünya genelinde özgürlüğe inanan tüm insanlar olarak, Keşmir halkının evrensel olarak tanınmış ve kendi geleceklerini belirleme husunda verdikleri haklı mücadeleye gösterdiğimiz desteği ifade ediyoruz. Biz bugün Keşmirlilere olan bağlılığımızı ve haklı davalarında yanlarında yer aldığımızı bir kez daha vurguluyoruz.
Keşmir meselesi, Hindistan’ın “demografik gerçekler ve coğrafi yakınlık” ilkesine bağlı olan 1947 bölünme planını ihlal edip, halk iradesini gayri meşru olarak gasp ederek Keşmiri işgal etmesine dayanmaktadır. O tarihten bu yana mesele insanlığın vicdanında kanayan bir yara halini aldı ve Birleşmiş Milletler’ in başlattığı çalışmalar ve uluslararası boyutlara varan kuvvetli itirazlar dahi Hindistan’ı dostâne bir çözüm bulmaya ikna edemedi.
BM Güvenlik Konseyi’nin 47 (1948), 51 (1948), 80 (1950) numaralı kararları ve Birleşmiş Milletler Hindistan ve Pakistan Komisyonu’nun 13 Ağustos 1948 ve 5 Ocak 1949 tarihli kararları, Keşmir’in nihai statüsünü belirlemek için halkoyuna başvurma, uluslararası toplumun Keşmir halkına resmen bağlılığını ve vazgeçilmez olan kendi geleceğini belirleme hakkını tanıma çağrısında bulundu. Bu çözüm yolları da maalesef bugüne değin hayata geçirilmedi.
Ne yazık ki, Hint yönetiminin tüm dünyaya ve Keşmir halkına verdiği sözler de yerine getirilmedi. Hindistan’ın o dönem ki Başbakanı Jawaharlal Nehru 12 Şubat 1951 tarihinde Parlamento’ da yaptığı bir konuşmada “Keşmir halkına ve dolayısıyla Birleşmiş Milletler’e taahhüt ettiğimiz tüm sözlerin arkasında her zaman duracağız. Keşmir halkı kendi kararını vermelidir.” demiştir. Sayın Nehru daha sonra 2 Ocak 1952 tarihinde Kalküta’da yaptığı bir konuşmada ise meselenin çözümüyle ilgili olarak “Konuyu Birleşmiş Milletler’e ilettik ve barışçıl bir çözümü destekleme sözü vermiş bulunuyoruz. Yüce bir toplum olduğumuzdan bu konuda artık geri adım atmamız mümkün değildir. Son sözü söylecek olan yine Keşmir halkıdır ve çıkan sonuç her ne olursa olsun, biz ona uyum gösterme kararlılığındayız.” demiştir.
Keşmir toprakları yüce Tanrı'nın sınırsız cömertliğine ve nimetlerine harika bir örnektir ve bakir güzelliğiyle ‘Dünya’daki Cennet’ yakıştırmasını hak eder. Ancak son altmış altı yıldır, bu muhteşem toprakların hikayesi cesur Keşmir halkının kanı ve gözyaşıyla yazılmaktadır.
Keşmir halkının cesur mücadelesi, Hindistan ordusu tarafından yapılan en kötü insan hakları ihlallerinin trajik bir öyküsü haline geldi. 100.000’in üzerinde masum Keşmirlinin kanı, işgal kuvvetleri tarafından yapılan tekil acımasızlığın en güçlü kanıtıdır. Sonuç olarak, Keşmirliler nesiller boyu sürmekte olan insanlık dışı koşullar altında yaşamak zorunda bırakıldılar.
Uluslararası insan hakları grupları, Hint işga
li altındaki Keşmir'de yaşanan insan hakları ihlallerini gündeme getirmeye devam etmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün diğerlerine ilaveten yayınladığı yıllık raporunda devletin 14 ilçesinde keşfedilen, kimliği belirsiz 2730 cesede ait sahipsiz mezarlardan ve son yirmi yılda gerçekleşen şiddet olaylarında ortadan kaybolan binlerce Keşmirlinin kayıp bilgisinden bahsetmektedir.
Keşmir halkının bu haklı davasında gösterdiği cesaret dünya genelinde ki diğer tüm dürüst ve barışçıl toplumları da derinden etkilemektedir. Bizler içinse mesele ulusumuzun doğumuna neden olan politik olayların başlattığı gündem içerisinde çözüme ulaşmamış bir halde varlığını sürdürmektedir.
Keşmir meselesinin çözümü Güney Asya'da kalıcı barış ve istikrarın merkezi olmaya devam etmektedir. Pakistan, Hindistan’la geniş tabanlı ve çözüm odaklı bir diyalog süreci başlatma konusunda ki kararlılığını sürdürmektedir. Uluslararası adaletin öngördüğü biçimde gerçekleştirilecek bu görüşmeler, meselenin temel tarafları olduğuna inandığımız Cammu ve Keşmir halklarına verilecek söz hakkıyla nihai ve barışçıl bir çözüme ulaşacaktır.
Pakistan halkı ve hükümeti, temel haklarını korumak için verdikleri haklı mücadelelerinde Keşmir halkına tereddütsüz olarak siyasi, ahlaki ve diplomatik desteğini yineliyor. Artık Keşmir halkının sefaletini sonlandırmak, temel insan hakları ve self determinasyon haklarına kavuşmalarını sağlamak üzere Hindistan tarafından uzun zaman önce verilen sözün yerine getirilmesi için uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in Hindistan’a baskı yapma zamanı gelmiştir.
Şerefli Türk milletine ve yönetimine, mazlum Keşmir insanının yanında yer aldıkları için teşekkür ederim.
Courtesy: Haber 1

No comments:

Post a Comment