Message from the President of Islamic Republic of Pakistan HE. Dr. Arif Alvi on the Occasion of 95th Republic Day of Turkey

On the auspicious occasion of the 95th Republic Day, I wish to convey my most sincere and heart-felt felicitations to the people and government of Turkey. 29 October 1923 was a seminal moment in the annals of history when the great Turkish nation commenced its confident march with renewed vigour along the path of development and prosperity.

This day symbolizes Turkey’s glorious struggle. The perseverance and determination with which the people of Turkey forged ahead against all odds not only changed the course of history but also animated aspirations of millions around the globe. For Muslims of the subcontinent struggling for an independent homeland, the valiant Turkish stance was both energizing and inspiring. 

Pakistan regards Turkey as a dear brother and a close friend. Our two countries have stood resolutely by each other, in all moments of trial and tribulation. On this august occasion, I wish to reaffirm Pakistan’s historic solidarity with Turkey, and reiterate my firm conviction that the two brothers will continue to stand shoulder to shoulder in the times to come.

May Allah Almighty continue to bestow His countless Bliss and Bounties on the people and leadership of Turkey.

May the Turkish people prosper, always.
  
29 October 2018, Islamabad

Message from the Prime Minister of Islamic Republic of Pakistan HE. Imran Khan on the Occasion of 95th Republic Day of Turkey

On behalf of the people and government of Pakistan, and on my own behalf, it gives me immense pleasure to felicitate the people and government of Turkey on the auspicious occasion of Turkey’s ninety-fifth Republic Day. 

The historic proclamation of Turkey as a Republic marked the rejuvenation of a nation that refused to bow down before the forces of colonialism and imperialism. Turkey’s courageous stance resonates till today with freedom loving people the world over. 

It is a matter of great satisfaction that our forefathers stood with their Turkish brothers and sisters during their national struggle. Our Turkish brethren have similarly stood by our side, during every moment of challenge and difficulty. This legacy of mutual support stems from a deeply held and assiduously nurtured friendship rooted in common denominations of history, faith and culture. 

Pakistan takes great comfort in contemporary Turkey’s many achievements. Under President Recep Tayyip Erdogan’s farsighted leadership, Turkey has made multiple strides in diverse fields. And Pakistan and Turkey’s unmatched friendship has happily gained strength and substance.

It is my great hope to see our bonds continue to grow from strength to strength, and for Pakistan-Turkey partnership to deliver even greater dividends for our two brotherly countries and their peoples. 

Long live Turkey, long live Pakistan-Turkey brotherhood.



29 October 2018
ISLAMABAD

Documentary film Pakistan Chowk premieres in Turkey


ISTANBUL, 28 October 2018: Pakistan Chowk, a documentary film by Mahera Omar, had its world premiere at the 12th Istanbul International Architecture and Urban Films Festival.

Situated in the heart of the historic Arambagh neighbourhood, the once vibrant community space in Karachi had in recent years become a favourite jaunt of drug addicts and a dumping ground for trash. The documentary is about an urban intervention by architect and heritage consultant Marvi Mazhar to bring the pre-partition era chowk back to its former charm.

“Homes were small back then. Women would bring home cooked meals in the evenings and have dinner with their husbands when they came back from work. Girls played on the roundabout, their scarves tied around their necks, playing childhood games. It was a lively place before the authorities made a mess of it” says Masood ul Hasan, tailor and owner at Tailor de Pak to Marvi in the film. “Do what you will, the chowk will stay as it is”, he adds as she tells him about her plan to rehabilitate the neglected space.

“When I heard about Marvi taking on such an important urban intervention, I wanted to make a film about her efforts to engage the local community in taking back ownership of their beloved chowk (public square), says director Mahera Omar. “We need such projects to make Karachi a more liveable place again”.

In attendance were architects, urban planners, film buffs, students from the Urdu department of Istanbul University and Pakistanis working in Turkey. The director Mahera Omar, who previously won an award for best documentary (second prize) for Perween Rahman: The Rebel Optimist at the same festival, was present at the screening.

Further information and photos from Facebook.com/PakistanChowkFilm

Türkler Hint İşgalindeki Keşmir'in ezilen halkı için sarsılmaz desteklerini yeniden ifade ettiler

KONYA, 27 Ekim 2018: Konya Selçuklu Belediyesi Gençlik Meclisi ve Pakistan Büyükelçiliği birlikte "Keşmir Kara Gün Seminerini" düzenledi ve Hint İşgalindeki Keşmir'in ezilen halkıyla güçlü dayanışma isteklerini ifade etti ve onların demokratik kendi kaderlerini belirleme hakları için sağlam desteklerini yeniden teyit etti.  

Türk Parlamentosundaki Türkiye-Pakistan Dostluk Grubu Başkanı Sayın Ali Şahin, Konya Vali Yardımcısı Sayın Mehmet Aydın, Konya Selçuklu Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Ali Ziya Yalçınkaya, Konya Selçuklu Gençlik Meclisi üyeleri ve çok sayıda öğrenci ve medya temsilcisi bu olaya katıldı.

Parlamenter Ali Şahin anahtar niteliğindeki konuşmasında Keşmir halkı için Türk desteğini bir kez daha teyit etti.  Kendisi Türkiye'nin Hint İşgalindeki Keşmir ve Filistin halkları da dahil herhangi bir coğrafyadaki ezilen halklarla güçlü bir dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğini belirtti.  Kendisi Türk desteğinin sadece Kara Gün'de değil ama aynı zamanda Cammu ve Keşmir anlaşmazlığı çözüme kavuşana kadar devam edeceğini söyledi.  

Konya Selçuklu Gençlik Meclisindeki Keşmir Çalışma Grubunun Başkanı grubunun yaptığı araştırmaları dinleyicilerle paylaştı.  Kendisi Hint İşgalindeki Keşmir'deki Hint zalimliklerini kınadı ve grubunun Türkiye'de Keşmir meselesi hakkında farkındalık yaratmak için çalışmaya devam edeceğini söyledi.  Kendisi aynı zamanda Keşmir sorunu son olarak çözüme kavuşana kadar Keşmir halkına Türk desteğinin devam edeceği güvencesini yeniden verdi. 

Türkiye'nin sarsılmaz desteğini takdir eden Pakistan'ın Türkiye Büyükelçisi Syrus Sajjad Qazi, bugün "Keşmir Kara Günün" anılmasında bu kadar çok sayıda katılımcının bulunmasının Türkiye'nin Keşmirlilerin asil davasına olan bağlılığının daha ileri derecede bir ifadesi olduğunu söyledi.  İşgal Altındaki Cammu ve Keşmir'deki ve dünyadaki Keşmirliler 1947'de Hindistan'ın zorla ve yasa dışı bir şekilde Cammu ve Keşmir eyaletini işgal ettiği o talihsiz günü hatırlamak için her yıl 27 Ekim'de "Kara Günü" anarlar.  Kendisi korkunç insan hakları ihlalleri hakkında dinleyicileri bilgilendirdi.  Kendisi 1989'dan beri 95,000'den fazla Keşmirlinin şehit edildiğini söyledi.  Kendisi 8 Temmuz 2016'da genç Keşmirli lider Burhan Wani'nin şehit edilmesinin kendiliğinden doğan Keşmir özgürlük hareketine yeni bir ruh kattığını söyledi ve hiçbir düzeydeki zalim güç kullanımının Keşmir halkının iradesini kırmaya yetmediğini ekledi.   

Büyükelçi Keşmirlilerin kendilerine nesillerdir Güvenlik Konseyi Kararları biçiminde tekrar tekrar söz verilen vazgeçilmez kendi kaderlerini belirleme haklarını talep ettikleri için cezalandırıldıklarını söyledi.  Küresel topluluk bu kararları uygulamakta başarısız olmuştur.  Kendisi Hindistan'ın Keşmir halkının haklı isteklerini bastırmak için devlet terörüne başvurarak toplu olarak işlenen bu hatadan faydalanmış olduğunu ekledi.  Büyükelçi Qazi hoş karşılanan bir gelişmenin BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından çıkarılan ve Hint İşgalindeki Keşmir'de işlenen toplu insan hakları ihlallerini sıralayan bir rapor olduğunu belirtti.  Pakistan BM raporunu desteklemektedir ve BM gözetimi altında sorumlulukların araştırılması ve yerine getirilmesi için bir an önce bir Araştırma Komisyonunun kurulması çağrısında bulunmaktadır diye de ekledi.   

Büyükelçi Syrus Qazi Pakistan'ın Keşmir halkına azami siyasi, diplomatik ve moral desteklerini vermeye devam edeceğini yeniden teyit etti.  Kendisi birleşik çabalarımızın dünyanın vicdanını sarsmaya yardımcı olacağını ve barışa, ümide ve İşgal Altındaki Cammu ve Keşmir'in mücadele eden halkının özgürlük şafağına giden yolu döşeyeceğini ümit etti.  

Kashmir Çalışma Grubu Başkanı'nın 26 Ekim 2018 tarihinde Konya'daki Keşmir Kara Günü seminerinde yaptığı konuşma

Kıymetli Hazirun ve çok değerli genç arkadaşlar bugün burada toplanmamızın amacı Keşmir Kara Gün programını icra etmektir. Hepiniz hoş geldiniz.
‘’Bir kötülük gördüğünüzde, onu elinizle düzeltin; eğer buna gücünüz yetmezse, dilinizle düzeltin; eğer buna da gücünüz yetmezse kalbinizden buğzedin; buğzetmek imanın en zayıf fiilidir’’ hadisiyle çıktığımız bu yolda ‘’Keşmir bilinci’’oluşturmak için bir takım çalışmalar yaptık. 
Hepimizin bildiği gibi insanlığın varoluşundan bu yana şer cephesiyle, hak cephesinin mücadelesi süre gelmiştir. Zalimler zulümler yaparak, iktidarlarını devam ettirmek istemiş ve mazlumlara zulmetmiştir.
Ancak tarihte gördüğümüz büyük zulüm eden devletlerin hiç biri uzun süre ayakta kalamamıştır çünkü zulüm hayat bulamaz. Belki geçici olarak bir zaman diliminde kalabilir. Ama zulmün faturasını ödemek zorunda kalırlar.
Peki
1947’den bu yana binlerce masum insanın katledildiğiKeşmir’e bizi yönlendiren 
Sebep?
Sebepler?
Neydi diye düşünebilirsiniz. 
Asıl sebebimiz mazlumun sesinin duyulamadığı coğrafyalarda kilometre fark etmeksizin onların seslerini sizlere duyurabilmek ve tüm Türkiye’de Keşmir bilinci oluşturmaktır.
Duyulmayan anlam çığlıklarını duyup, hissettiğimiz, uzak coğrafyaları yakın ettiğimiz, sorumluluk bilincimizle programımıza başlamadan önce bizlere gösterdiği ilgi ve alakalarından dolayı Pakistan Büyükelçisi Sn. Muhammed Sajjad Qazi, Büyükelçilik çalışanları ve bizleri kırmayıp buraya gelen Türkiye-Pakistan Parlementosu Dostluk Grubu Başkanı Sn. Ali Şahin’e teşekkürü bir borç bilirim.

Turks reiterate unwavering support for the oppressed people of Indian Occupied Kashmir

KONYA, 27 October 2018: The Youth Assembly of Konya’s Selçuklu Municipility and the Embassy of Pakistan jointly organized “Kashmir Black Day Seminar” and expressed strong solidarity with the oppressed people of the Indian Occupied Kashmir and reaffirmed unflinching support for their democratic right to self-determination. 

Chairman of Turkey-Pakistan Friendship Group in Turkish Parliament Mr. Ali Şahin, Deputy Governor of Konya Mr. Mehmet Aydin, Deputy Mayor of Selçuklu Municipility of Konya Mr. Ali Ziya Yalçınkaya, office bearers of the Youth Assembly of Selçuklu Konya and a large number of students and media representatives attended the event.

Parliamentarian Ali Şahin in his keynote speech once more reiterated Turkish support for the Kashmiri people. He noted that Turkey would continue to be in strong solidarity with the oppressed people in any geography including the people of Indian Occupied Kashmir and Palestine. He said Turkish support would continue not only on the Black Day but also until final resolution of the Jammu & Kashmir dispute. 



President of “Kashmir Working Group” of the Youth Assembly of Selçuklu Konya shared his group’s research about Kashmir dispute with the audience. He condemned Indian brutalities in the Indian Occupied Kashmir and said his group would continue to work to raise awareness about Kashmir issue in Turkey. He also re-assured to continue Turkish support to the people of Kashmir till the final resolution of the Kashmir dispute. 

Appreciating Turkey’s steadfast support, Pakistan’s Ambassador to Turkey Muhammad Syrus Sajjad Qazi said the presence of such a large number of participants in the observance of “Black Day” today is a further manifestation of Turkey’s abiding commitment to this noble cause. Kashmiris in the Occupied Jammu & Kashmir as well as across the globe observe the “Black Day” on 27 October every year to mark that infamous day in 1947, when India forcibly and illegally occupied the State of Jammu & Kashmir.  He updated the audience about the gross violations of human rights. He said over 95,000 innocent Kashmiris have been martyred since 1989. He said the martyrdom of young Kashmiri leader Burhan Wani on 8 July 2016 infused a new spirit to the indigenous Kashmiri freedom movement adding that no amount of brute force has been able to break the will of the Kashmiri people.  

The Ambassador noted that generations of Kashmiris are being punished for demanding their inalienable right to self-determination, a right repeatedly pledged to them in the shape of Security Council resolutions. The global community has failed to implent these resolutions. He added that India has exploited this collective failure by resorting to state terrorism to suppress the legitimate aspirations of the Kashmiri people. Ambassador Qazi noted that welcome development is a report released by the Office of the UN High Commissioner for Human Rights, which chronicles the massive human rights violations in Indian Occupied Kashmir. Pakistan endorses the UN Report and calls for early institution of a Commission of Inquiry under UN auspices to investigate and fix responsibility, he added. 

Ambassador Syrus Qazi reiterated that Pakistan would continue to extend maximum political, diplomatic and moral support to the people of Kashmir. He hoped that our combined efforts would help shake the world conscience and pave the way for the dawn of peace, hope and freedom for the struggling people of Occupied Jammu & Kashmir.

More photos from https://goo.gl/qbEKCo 


Keşmir Kara Gününü anmak için Konya Gençlik Meclisi tarafından düzenlenen olayda Pakistan Büyükelçisi Ekselansları Sayın Muhammad Syrus Sajjad Qazi’nin konuşması, 26 Ekim 2018

Sayın Ali Şahin, Türk Parlamentosundaki Türkiye-Pakistan Dostluk Grubu Başkanı
Sayın Mehmet Aydin - Konya Vali Yardimcisi
Sayın Ali Ziya Yalçınkaya – Konya Selçuklu Belediye Başkanı Yardimcisi
Bayanlar ve Baylar
Selamın Aleyküm

Selçuklu Gençlik Meclisine Hint İşgali Altındaki Keşmir’in ezilen insanlarıyla dayanışma göstermek için bugünkü olayı düzenledikleri için teşekkür etmek istiyorum. 

İşgal Altındaki Cammu ve Keşmir’deki ve dünyanın her tarafındaki Keşmirliler her yıl 27 Ekim’de Hindistan’ın zorla ve yasadışı bir şekilde 1947’de Cammu ve Keşmir eyaletini işgal ettiği o talihsiz “Kara Gün’ü” anarlar.

Cammu ve Keşmir uluslararası olarak bilinen bir anlaşmazlık bölgesidir.  Bu bölge BM Güvenlik Konseyinin gündeminde çözülmemiş olarak kalan en eski meselelerden biridir ve dünyada insan haklarının en çok ihlal edildiği bir yerdir.  

Saygıdeğer katılımcılar, 

İşgal altındaki Cammu ve Keşmir aynı zamanda dünyadaki en militarize olmuş yerlerden birisidir. 

700,000’den fazla Hintli işgal güçleri ölümcül silahlarla donatılmış olarak zalimlikler yapmaları için kendilerine tam bir dokunulmazlık sağlayan kanunlarla beraber Hint İşgalindeki Keşmir’de devlet terörünü en kötü şekilde uygulamaktadır.

1989’dan beri, 95,000’den fazla Keşmirli Hint İşgal Güçleri tarafından öldürülmüştür, çoğu gözaltındadır. 

Binlerce toplu mezar ortaya çıkarılmıştır. 

11,000’den fazla kadına Hint İşgal Güçleri tarafından tecavüz edilmiş ve saldırılmıştır. 

8 Temmuz 2016’da genç Keşmirli lider Burhan Wani’nin şehit edilmesi kendiliğinden ortaya çıkan Keşmir özgürlük hareketine yeni bir ruh katmıştır.

O günden beri, 755 Keşmirli şehit edilmiş yüzlercesi pellet silahlarının ayrım gözetmeksizin kullanılması sonucu kör olmuştur. 

Bütün bunlar hiçbir cezalandırma olmaksızın devam ederken, uluslararası medya ve insani kuruluşlarının işgal bölgesine girişine izin verilmemektedir. 

Kendi yaptığı zalimliklerden dünyanın dikkatini uzak tutmak ve dünyanın görüşlerini yanıltmak için Hindistan Keşmirlilerin kendi kaderlerini belirlemek için verdiği mücadeleyi terörizm olarak göstermeye çalışmaktadır.  

Bu çok gülünç bir durumdur ve ne Keşmir davasının haklılığını lekeleyecek ne de Keşmirlilerin adalet arayışını durduracaktır.   

Nesiller boyunca Keşmirliler vazgeçilmez kaderlerini belirleme haklarını talep ettikleri için cezalandırılmaktadır – Bu haklar kendilerine Güvenlik Konseyi kararları şeklinde defalarca kez vaat edilmiştir. 

Ancak hepimiz biliyoruz ki, tekrar eden girişimlere rağmen, bu kararların uygulanmasına yönelik hiçbir anlamlı gelişme kaydedilememiştir.    

Hindistan bu hatadan faydalanarak Keşmir halkının haklı isteklerini bastırmak için devlet terörüne başvurmuştur. 

Onların bu uzun süreli işgali ve zalim baskıları insanlık vicdanını gölgelemeye devam etmektedir. 

İşgal Altındaki Keşmir’de devam eden trajediyi durdurmak için hemen harekete geçmek uluslararası topluluk için bir zorunluluktur. 

Ümit ediyoruz ki, dünya Keşmir anlaşmazlığına Keşmir halkının isteklerine göre ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına göre adil, barışçıl ve kalıcı bir çözüm bulmak için elinden geleni yapacaktır. 

Hoş görülen bir gelişme de BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından çıkarılan bir rapordur, bu raporda Hindistan İşgalindeki Keşmir’de yapılan büyük insan hakları ihlalleri sıralanmaktadır. 

Pakistan Birleşmiş Milletler Raporunu tasdik eder ve sorumlulukları araştırmak ve tespit etmek amacıyla BM gözetimi altında bir Soruşturma Komisyonunun erkenden kurulması için çağrıda bulunur. 

Keşmir meselesi BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve Keşmir halkının isteklerine göre adil bir şekilde çözüme kavuşturulmadan Güney Asya’da kalıcı bir barış kurulması imkansızdır. 

Bayanlar ve Baylar

Keşmirliler ve Pakistan halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden ve halkından her zaman aldıkları destek ve dayanışma için minnettardır. 

Türkiye OIC başkanı olarak aynı zamanda Keşmir’e bir gerçekleri bulma misyonu göndermek için elindeki inisiyatifi değerlendirmek istemektedir. 

Dahası, bugün “Keşmir Kara Gününün” anılmasına bu kadar çok sayıda insanın katılması, Türkiye’nin bu asil davaya olan vazgeçilmez bağlılığının daha ileri bir ifadesidir. 

Pakistan kendisi bakımından Keşmir halkına azami derecede siyasi, diplomatik ve ahlaki desteği vermeye devam edecektir. 

Ümit ediyoruz ki, beraber gösterdiğimiz çabalar dünyanın vicdanını sarsmaya yardım edecektir ve İşgal Altındaki Cammu ve Keşmirin mücadele eden halkı için barış, ümit ve özgürlük şafağına giden yolu açacaktır.  

Remarks by Muhammad Syrus Sajjad Qazi, Ambassador of Pakistan to Turkey at the event organized by Youth Assembly of Konya to commemorate Kashmir Black Day, 26 October 2018

Mr. Ali Şahin, Chairman of Turkey-Pakistan Friendship Group in Turkish Parliament
Mr. Mehmet Aydin, Deputy Governor of Konya 
Mr. Ali Ziya Yalçınkaya , Deputy Mayor of Selçuklu Municipality of Konya 
Ladies & Gentlemen
Assalam-o-Alaikum

I wish to thank the Youth Assembly of Selchuklu, Konya, for organizing today’s event to show solidarity with the oppressed people of the Indian Occupied Kashmir.

Kashmiris in the Occupied Jammu & Kashmir as well as across the globe are observe the “Black Day” on 27 October every year to mark that infamous day in 1947, when India forcibly and illegally occupied the State of Jammu & Kashmir.

Jammu & Kashmir is an internationally recognized disputed territory. It remains one of the oldest unresolved issues on the agenda of the UN Security Council and it is the site of one of the worst human rights situations in the world.

Distinguished participants, 

Occupied Jammu & Kashmir is also one of the mostmilitarizedzones of the world. 

Over 700,000 Indian occupation forces, armed with lethal weapons and laws granting them complete immunity to perpetrator atrocities, have unlashed the worst state terrorism in Indian Occupied Kashmir. 

Since 1989, more than 95,000 Kashmiris have been killed by Indian security forces, many under custody. 

Thousands of mass graves have been discovered. 

More than 11,000 women have been raped and assaulted by the Indian occupation forces.

The martyrdom of young Kashmiri leader Burhan Wani on 8 July 2016 infused a new spirit to the indigenous Kashmiri freedom movement.

Since that day, 755 Kashmiris have been martyred and hundreds have been rendered blind through indiscriminate use of pellet guns. 

While all this goes on with impunity, the international media and human rights and humanitarian organizations are denied access to the occupied territory. 

To divert international attention from its own atrocities, and to mislead the world opinion, India has been trying to portray the legitimate Kashmiri struggle for self-determination as terrorism. 

This is a travesty, which would neither undermine the legitimacy of the Kashmiri cause, nor stop the Kashmiris from seeking justice.   

Generations of Kashmiris are being punished for demanding their inalienable right to self-determination – a right repeatedly pledged to them in the shape of Security Council resolutions.

However, we all know that despite repeated attempts, no meaningful progress has been made in recent decades towards the implementation of these resolutions.  

India has exploited this collective failure by resorting to state-terrorism to suppress the legitimate aspirations of the Kashmiri people. 

Their long occupation and brutal suppression continues to haunt the conscience of humanity.

It is imperative for the international community to act immediately to stop the tragedy unfolding in Occupied Kashmir.

We hope the world will play its rightful role in ensuring a just, peaceful and durable solution of the Kashmir dispute in accordance with the wishes of the Kashmiri people and the relevant UN Security Council resolutions.

A welcome development is a report released by the Office of the UN High Commissioner for Human Rights, which chronicles the massive human rights violations in Indian Occupied Kashmir. 

Pakistan endorses the UN Report and calls for early institution of a Commission of Inquiry under UN auspices to investigate and fix responsibility. 

Lasting peace in South Asia is impossible without a just settlement of the Kashmir dispute based on the UN Security Council resolutions and the will of the Kashmiri people. 


Ladies and Gentlemen

The Kashmiris, and the people of Pakistan, deeply appreciate the support and solidarity they have always received from the government and people of Turkey. 

Turkey, as the chair of OIC, has also been pursuing the initiative to send a fact-finding mission to Kashmir.

Yet again, the presence of such a large number of participants in the observance of “Kashmir Black Day” today is a further manifestation of Turkey’s abiding commitment to this noble cause.

On its part, Pakistan would continue to extend maximum political, diplomatic and moral support to the people of Kashmir.

We hope our combined efforts would help shake the world conscience and pave the way for the dawn of peace, hope and freedom for the struggling people of Occupied Jammu & Kashmir.