Amb. M. Haroon Shaukat Presents the Letters of Credence to Macedonian President, meets business community


Skopje, Macedonia - 27 February 2012:  The President of the Republic of Macedonia, Dr. Gjorge Ivanov, on Friday received the Letters of Credence of H.E. Muhammad Haroon Shaukat, newly appointed Ambassador of the Islamic Republic of Pakistan to the Republic of Macedonia, resident in Ankara, Turkey.
President Ivanov and Ambassador Shaukat at the meeting discussed the relations between the two countries and expressed the hope for further strengthening bilateral ties.
Ambassador Shaukat conveyed special greetings from the President and Prime Minister of Pakistan to President Ivanov. The newly appointed Ambassador reiterated his resolve to work very closely with the Macedonian friends to create a new chapter of special ties with tangible cooperation in the commercial field.
During his stay in Macedonia, Ambassador Shaukat was also received by Macedonian Foreign Minister Mr. Nikola Poposki and other senior officials of the Macedonian Government. The Ambassador held special meetings with the Macedonian Chambers of Commerce and met with corporate sector executives. During these meetings, he impressed upon the need to create an interface between the business communities of the two countries.
The Macedonian authorities agreed to create necessary facilitative framework for promoting commercial relations including Free Trade Agreement and Agreement on Protection of Investment and Avoidance of Double Taxation. ENDS

Photo captions:
(Top Left) Ambassador of Pakistan to Turkey and Macedonia H.E. Mr. Muhammad Haroon Shaukat with the President of the Republic of Macedonia, Dr. Gjorge Ivanov at Skopje.
(Buttom Right) Macedonian Foreign Minister Mr. Nikola Poposki receiving Ambassador of Pakistan to Turkey and Macedonia H.E. Mr. Muhammad Haroon Shaukat at Skopje, Macedonia.

Turkey delivers modernized F-16 aircraft to Pakistan

The aircraft, which belonged to Pakistani Air Forces, were modernized in Turkey, and delivered to Pakistan with a ceremony on Wednesday (8 February 2012). 
Turkish Aerospace Industries Inc. (TUSAS) delivered three modernized F-16 aircraft to Pakistan.
The aircraft, which belonged to Pakistani Air Forces, were modernized in Turkey, and delivered to Pakistan with a ceremony on Wednesday.
Turkish Defense Industry Undersecretary Murad Bayar said that Turkey and Pakistan have successfully cooperated in tactics, radio, electronic war and training test center and military information systems so far.
Pakistani Deputy Commander of Air Forces Gen. Asim Suleiman said that Pakistan's air defense became more successful with the aircraft which were modernized in structural and avionic aspects.
Pakistani Ambassador to Turkey Muhammad Shaukat Haroon said that the project was a sign of friendship and unity of powers between Turkey and Pakistan.
TUSAS, by competing with other F-16 manufacturing companies, has been selected as the contractor, in the tender of Pakistan Air Force F-16 Modernization (Peace Drive II) Program and signed a contract with Pakistan Ministry of Defense in June 2009.
Under the program, TUSAS's engineers and technicians perform avionics and structural modernization of a total of 41 F-16 aircraft that are in the inventory of Pakistan Air Force (PAF). The test flights of each modernized aircraft are also performed by TUSAS's F-16 Test Pilots.
The Peace Drive II program, which started in October 2010, is planned to be completed by September 2014. The required parts, material and technical data are furnished to TUSAS in accordance with another contract between U.S. government and PAF.
Within the scope of the Peace Drive II Program, TUSAS also provides classroom and on-the-job training to 72 PAF technicians. Upon completion of their training, the technicians directly participate in the ongoing modernization activities at TUSAS.
TUSAS, which was established for co-production of F-16 aircraft for the Turkish Air Force in 1984, is one of the major aerospace companies in the world at F-16 manufacturing and modernization, with its experience, capabilities and manpower capacity. After manufacturing and delivering a total of 272 F-16s, TUSAS, which has successfully completed avionics and structural modernization of F-16s of the Royal Jordanian Air Force, currently modernizes 175 F-16s of the Turkish Air Force.
TUSAS is the center of technology in design, development, manufacturing, integration of aerospace systems, modernization and after sales support in Turkey.

65 yıldır kanayan yara: Keşmir Yeni Şafak, 6.2.2012


65 yıldır kanayan yara: Keşmir
Keşmir Yarası 1947'de Birleşik Krallığın Hint Alt Kıtası'ndan çekilmesiyle kanamaya başladı. Halkının çoğunluğu Müslüman olan Keşmir'i Keşmir Mihracesi geçici olarak Hindistan'a ilhak etti Yıl 2012 ama Keşmir hâlâ kanıyor.
65 yıldır  kanayan yara: Keşmir
SEYRİ ALEM - MAHMUT OSMANOĞLU
5 Şubat günü Keşmir'in Pakistan'a ilhakını isteyenler tarafından 'Keşmir Dayanışma Günü' olarak dünyanın dört bir tarafındaki Keşmirli ve Pakistanlılar tarafından anılıyor. Pakistan'da Keşmir sorunu 5 Şubat öncesi güçlü bir şekilde gündeme gelmeye başladı.
Pakistan'da Urduca olarak yayınlanan Ruznameyi Ekspres gazetesi 31 Ocak tarihli sayısında konunun uzmanı kişilerin katıldığı bir Keşmir'le Dayanışma' seminerini sürmanşetinden ' Pakistan ve Hindistan Keşmir Üzerine Bir Diğer Savaşı Kaldıramaz: Çözüm Görüşmelerle Sağlanacak' başlığı ile haberleştirdi.

YENİ BİR ŞAVAŞ ZOR
Haberin sporunda 'Keşmir'le Dayanışma' semineri yapıldı deniyordu.
Haberde Pakistan'ın önde gelen siyasi şahsiyetlerinin katılımıyla Keşmir'le dayanışma' seminerinin yapıldığı ve şu önemli görüşlerin serdedildiği aktarılıyor:
* Pakistan'ın dış politika çekirdeğini oluşturan Keşmir meselesinin mutlaka halledilmesi gerekir.
* Pakistan'ın Keşmir meselesini halletmek için çok ince düşünmesi gerekir.
* Keşmir meselesinin çözümü için Pakistan ve Hindistan yeni bir savaşı kaldıramaz.
- Hiçbir Pakistan hükümeti Keşmir, Çin ve nükleer programla ilgili politikalardan taviz veremez.
* Keşmir Hint Alt kıtasında bir nükleer alevlenme noktasıdır ve tüm bölgenin güvenliği buraya bağlıdır.
Gazete seminere üst düzey katılım olduğunun altını çiziyor ve Pakistan Parlamentosu Keşmir Komitesi ve aynı zamanda Pakistan Ulema Cemaati Başkanı Mevlana Fazlurrahman'ın seminerdeki sözlerini gündeme getiriyor.

TEK YOL MÜZAKERELER
Fazlurrahman Pakistan'ın Keşmir'e desteğinin tabi kaynakları için değil Keşmir halkının kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olması için destek verdiğini öne sürüyor. Keşmir halkının Pakistan'a katılmak istediğini söylüyor ve Keşmir meselesinin çözümünün Pakistan dış politikasının esasını oluşturması gerektiği üzerinde duruyor. Sorunun çözümünün tek yolunun Hindistan'la müzakereler olduğunu belirten Mevlana Fazlurrahman sırf retorikle bir yere varılamayacağı uyarısında bulunuyor.

PAKİSTAN: BM ÇÖZSÜN
Seminerde bir konuşma yapan Pakistan Federal Hükümeti Keşmir İşleri Bakanı Meya Menzur Vetto ise Pakistan'ın sorunun çözüm yolundaki stratejisi ile ilgili ipuçları veriyor: Vetto Keşmir sorununun Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda çözülmesi gerektiğini belirtiyor. BM Güvenlik konseyi kararları Keşmir'de halkın geleceğini tayin etmesi için özgür ve şeffaf halkoylaması yapılmasını öngörüyor. Vetto'nun daha sonraki açıklamaları daha da göz açıcı: ' Keşmir için üç kere savaştık ama Pakistan ve Hindistan dördüncü bir savaşı kaldıramazlar' diyen Vetto Pakistan'ın Hindistan'ı Keşmir dâhil tüm sorunlarla ilgili müzakerelere ikna ettiğini ve bunun büyük bir diplomatik başarı olduğunu savunuyor. Haberde Pakistan Cemaati İslami eski lideri Gazi Hüseyin Ahmet'in sözlerine de yer veriliyor ve onun Keşmir sorunu ile ilgili Hindistan'ın müzakere masasından kaçtığı, Pakistan'ın Keşmir'le ilgili asıl duruşundan saptığı suçlamasına yer veriliyor. Gazi Hüseyin 'bu direniş bugüne kadar şehitlerin kanlarıyla canlı kaldı' diyor. Keşmir yarası 65 yıldır kanıyor. Sahnede Pakistan ve Hindistan'a ilaveten bir dev daha etkisini her geçen gün daha fazla hissettiriyor. Bu ülke Çin. Keşmir sorunu eğer çözülmezse, her üçü de nükleer güç olan bu ülkeler arasındaki felakete yol açacak bir savaşın sonuçlarını tahmin etmek zor. Çözüm girift olduğundan görünen yaranın daha da kanayacağıdır.

Savaş kronolojisi
* 1846: Camu ve Keşmir Eyaleti ilk kez oluşturuldu. Mihrace Gulab Singh 75 milyon rupiye Keşmir'i İngilizlerden satın aldı.
* Bahar: Punç Bölgesi'nde baskıcı Mihrace ve vergiler aleyhine iç isyan başladı. Punç İsyancıları 24 Ekim'de Azad Keşmir hükümetini ilan ettiler.
* 26 Ekim: Mihrace yüzde yetmiş beşi Müslüman olan bölgeyi Hindistan'a ilhak etti. Hindistan, Keşmir tartışmalı bölge olarak tanındığı için, Keşmir halkı bir plebisit ile kendi geleceğini belirleyene kadar bu ilhakı geçici olarak kabul etti.
* 1947/1948: 1947 Hindistan-Pakistan savaşı: İlhakın yasal olmadığını öne sürdü ve Keşmir üzerine ilk savaş patlak verdi.
* 1949: 5 Ocak 1949'da BM Keşmir'de özgür ve tarafsız bir halkoylaması kararı aldı
* 1956-1957: 30 Ekim 1956 da Eyalet Kurucu Meclisi Hindistan anayasasının Keşmir'i ayrılmaz parça yapan maddesini benimsedi. BM bu adıma karşı da bir karar çıkardı.
* 1965: Hindistan-Pakistan savaşı: 23 Eylül'de ateşkes ilan edildi.
* 1987: Faruk Abdullah seçimleri kazandı. Müslüman Birleşik Cephesi seçimlere hile karıştırıldığı suçlamasında bulundu. Bu seçimler sonrası Keşmir Vadisi'nde silahlı isyan hız kazandı.
* 1990 ve sonrası: Resmi rakamlara göre, 10.000 den fazla genç eğitim ve silah almak için Pakistan'a geçti. Yerli ve yabancı militan gruplar 1990'- lı yıllar boyunca silahlı mücadele verdiler. Hindistan Keşmir'e yarım milyona yakın asker konuşlandırdı. On binlerce Keşmirli çatışmalarda hayatını kaybetti.
* 1999: Pakistan tarafından sızan militanlarla Hindistan ordusu arasında çıkan çatışmalar tam bir savaşa dönüşme eğilimi gösterdi.
* Ekim 2001: Srinagar'da Keşmir parlamentosuna saldırı 38 kişi öldü
* Temmuz 2006: Hindistan-Pakistan ikinci aşama barış görüşmeleri.

Devler sofrasında Keşmir - Mahmut Osmanoğlu (Yeni Şafak, 6.2.2012)

Devler sofrasında Keşmir - Yazar: Mahmut Osmanoğlu
5 Şubat günü Pakistan'da ve Keşmirliler tarafından 'Keşmir'le Dayanışma Günü' olarak anılıyor. Keşmir meselesi Alt Kıta'da İngilizlerin ardında bıraktığı kirli miraslardan bir tanesidir.
1947'de İngilizlerin bölgeden çekilmesiyle Hint Yarımadası iki ülke arasında paylaşıldı. Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletler Pakistan'a, Hinduların çoğunlukta olduğu eyaletler Hindistan'a ilhak edildi.
Camu ve Keşmir halkının çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen eyaletin hâkimi Mihrace Heri Singh tarafından Hindistan'a ilhak edildi.
Buna karşın, Pakistan destekli Müslüman kabilelere mensup savaşçılar (Mücahitler) Heri Singh aleyhine silaha sarıldılar ve Hindistan ve Birleşmiş Milletler müdahale edene kadar Keşmir'in bir bölümünü ele geçirdiler, bu topraklarda, Pakistan'ın desteği ile Azad (Özgür) Keşmir devletini kurdular.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Keşmir'de sorunun çözümü için plebisit (halk oylaması) kararı aldı. Zaman kazanmak için BM'ye başvuran Hindistan bu karara şu ana kadar uymadı.
İşgali altındaki Keşmir'de (Pakistanlılar Makbuze Keşmir olarak tanımlıyor) işbaşına getirdiği kuklaları ile önce ilhakı yasallaştırdı ve daha sonra Keşmir'i anayasal olarak Hindistan'ın ayrılmaz parçası yaptı.
Bunu kabullenemeyen Pakistan ile Hindistan arasında bugüne kadar Keşmir üzerinden, 1947, 1965 ve 1999'da (Kargil Savaşı) üç savaş yaşandı. Statükoda bir değişiklik olmadı.
Sovyetler Birliği'nin 1979 – 1989 yıllarındaki Afganistan işgali ve işgalin Afgan mücahitlerinin zaferiyle sonuçlanması Keşmirlilere ilham kaynağı oldu.
Hile karıştırıldığı iddia edilen Hint İşgali altındaki Camu ve Keşmir'de yapılan 1987 seçimleri Keşmir halkının barışçıl yollardan yürüttüğü mücadelede de dönüm noktası oldu.
Silahlı gruplar ortaya çıkmaya başladı ve 1989-2001 yılları arasında Keşmir büyük bir silahlı mücadeleye sahne oldu. Hindistan Keşmir'e 500.000 asker yığdı.
Silahlı mücadelenin zirvesi Kargil Savaşı'nda yaşandı. Keşmir'e sızan ve bazı bölgeleri ele geçiren Pakistan destekli militanlara Hindistan'ın tepkisi büyük oldu. Sorunun iki ülke arasında tam bir savaşa dönüşmesi araya giren uluslararası güçlerce önlendi ve sınırlarda statükoya dönüldü.
11 Eylül hadiseleri sonrasında Keşmir direnişi büyük darbe yedi. Bir taraftan ABD'nin Pakistan'a baskısı ve diğer taraftan ABD destekli Hindistan'ın 'terör' yaftası enstrümanını iyi bir şekilde kullanması silahlı mücadeleyi zayıflattı.
Silahlı mücadelenin zayıflaması içeride siyasi ve sivil mücadelenin yükselmesine neden oldu.
Gelinen nokta itibariyle Keşmir sahnesinde ikisi dev üç güç var. Ama üçü de nükleer güç.
Pakistan ve Hindistan çatışmanın asıl tarafları ama 1960 lı yıllardan itibaren Çin de bu yarışın içerisine girdi.
Bu arada sürecin Hindistan lehine işlediğini belirtmekte fayda var. Hindistan bir taraftan kendi içinde büyük bir askeri ve ekonomik güç olarak arzı endam etmeye başladı. Diğer taraftan, ABD bundan sonra Genişletilmiş Hint Okyanusu bölgesinde Hindistan'la uzun erimli stratejik ortaklık edecek. Dolayısıyla, 1998 de nükleer kulübe de facto olarak giren Hindistan gücüne güç katacak. Sorunlarıyla ilgili sesi daha çok çıkacak.
Bundan sonra Hindistan'ı uluslararası platformda zora sokabilecek tek seçenek Keşmirlilerin sivil direnişleri ve Hindistan'ın Keşmir'deki insan hakları ihlalleri olacak.
Bitmek tükenmek bilmeyen bir istikrarsızlaştırma sürecine girmiş bulunan Pakistan zaten Keşmir politikasında gözle görülür değişikliğe gidiyor. Pakistanlılar 'artık bölge yeni bir savaşı kaldırmaz' diyorlar. Belki de mevcut Ateşkes Hattı'nın uluslararası bir sınıra dönüştürülmesini kabul edecekler böylece statüko korunmuş olacak.
Sahnedeki üçüncü güç olan ve Keşmir'in yüzde yirmisini işgali altında bulunduran Çin son dönemde Keşmir meselesine ağırlığını koymaya başladı. Pakistan'da zaten Çin'le stratejik ilişkilerini sıkı tutarak Hindistan'ı dengelemeye çalışıyor.
Orta ve uzun erimde komşusu Hindistan'ı kendisine rakip olarak gören Çin Keşmir'i Hindistan'ı bir istikrarsızlaştırma enstrümanı olarak kullanabilir.
Keşmir sorunu başlayalı 65 yıl oldu ama mevcut şartlarda çözüm için tünelin sonu henüz gözükmüyor.

Keşmir Dayanışma Günü hakkında Seminer - Baskı gören Keşmir halkına değişmez Türk desteği

Ankara’da düzenlenen seminerde katılımcılar baskı gören Keşmir halkına ve demokratik hakları olan self determinasyon hakkına olan desteklerini belirttiler. Seminer Türkiye-Pakistan Kültür Derneği ile Ankara Üniversitesinin işbirliğiyle, Keşmir Dayanışma Gününü anmak için düzenlendi.



Türkiye-Pakistan Kültür Derneği Başkanı ve Milletvekili Sn.Burhan Kayatürk katılımcılara hitaben, “Türkiye her zaman baskı altındaki Keşmir halkına desteğini sürdürecektir” dedi. Başbakan Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda yaptığı ve uzun zamandır devam eden bu anlaşmazlığın bölgede barış ve istikrarın sağlanması adına en kısa sürede çözülmesini gerektiğini ifade ettiği konuşmayı hatırlattı. Sn.Kayatürk Türkiye’nin pozitif rol oynamaya devam edeceğini ve Keşmir meselesinin çözümü için yapılacak çalışmalara destek vereceğini söyledi.  
Prof.Dr.Oya Akgönenç konuşmasında “Asya’da kalıcı barışın sağlanması, Keşmir meselesinin Keşmir halkının istekleri doğrultusunda çözümüne bağlıdır” dedi. İşgal altındaki Keşmir’de Hint güvenlik güçlerinin insan haklarını ihlal ettiğini söyledi. Sürekli olarak tecavüzü bir savaş silahı gibi Keşmir halkının yerel özgürlük hareketini dizginlemek için kullandıklarını belirtti.
Pakistan’ın Türkiye Büyükelçisi Muhammed Haroon Shaukat’de konuşmasında başta Keşmir meselesi olmak üzere çözümlenmemiş tüm meseleleri çözmek için Pakistan’ın Hindistan’la anlamlı, kalıcı ve sonuca dayalı diyalog sürecine bağlı kalacağını vurguladı. Pakistan halkı ve hükümetinin, self determinasyon hakları da dahil olmak üzere temel haklarını korumak için verdikleri haklı mücadelelerinde Keşmir halkınatereddütsüz olarak siyasi, manevi ve diplomatik desteğinin devam edeceğini yineledi. Türk halkının ve hükümetinin verdiği büyük desteğe teşekkür etti.

Seminar on Kashmir Solidarity Day: Unwavering Turkish support for the oppressed people of Kashmir

ANKARA, February 7: Participants of a seminar expressed their full support to the oppressed people of Kashmir and their democratic right to self-determination. The seminar, to commemorate Kashmir Solidarity Day, was organized by Turkey-Pakistan Cultural Association in collaboration with Ankara University.
While addressing the participants, Mr. Burhan Kayaturk, President of Turkey-Pakistan Cultural Association and member of Turkish Grand National Assembly said, “Turkey shall always support the cause of the oppressed Kashmiri people.” He referred to Prime Minister Recep Erdogan’s speech in the UN General Assembly where he advocated the early resolution of this long standing dispute for achieving peace and stability in the region. Mr. Burhan stressed that Turkey will continue to play a positive role and shall support efforts aimed at resolution of the Kashmir dispute.
“Lasting peace in Asia is dependent upon the resolution of the Kashmir issue according to the wishes of the Kashmiri people,” said Prof. Dr. Oya Akgonenç, a noted academician and writer. She said Indian forces in the Occupied Kashmir are violating human rights. They are continuously using rape as a weapon of war to curb the indigenous freedom movement of the Kashmiri people, Prof. Dr. Oya added.
Pakistan’s Ambassador to Turkey H.E. Mr. Muhammad Haroon Shaukat said Pakistan remains committed to a meaningful, sustained and result-oriented dialogue with India to resolve all outstanding issues, most importantly, the core dispute of Kashmir. He reiterated the unwavering political, moral and diplomatic support of the people and Government of Pakistan to the just struggle of Kashmiri people to safeguard their fundamental rights including their right to self-determination. He acknowledged the tremendous support of the people and Government of Turkey in this regard.

Pakistan Büyükelçisinin Keşmir'lilerin bağımsızlığı hakkında açıklamada bulundu

Kashmir Solidarity Day: Kashmir resolution according to the wishes of Kashmiris – Pakistan leadership

ANKARA, February 4: The people of Pakistan and freedom loving people around the world will observe the 5th of February as “Kashmir Solidarity Day.”
The President of Pakistan Mr. Asif Ali Zardari in his message said:
“The government and the people of Pakistan observe the Kashmir Solidarity Day by renewing their unswerving support for the just struggle of the Kashmiri people for the realization of their fundamental and inalienable rights. It is imperative that the noble principles and values, that underpin the just Kashmiri cause, are upheld and supported by all justice and freedom-loving peoples across the world. It is also important that the fundamental human rights of the people of Jammu and Kashmir are respected and promoted.
In recent years, the peaceful struggle of the people of Jammu and Kashmir has gained in strength and intensity. A new generation of the Kashmiris, including men, women and children, continue to wage a heroic struggle for the realization of their fundamental rights.
While seeking a peaceful settlement of Jammu and Kashmir dispute, Pakistan will continue to express its complete solidarity with the Kashmiris and extend its fullest political, moral and diplomatic support to their just cause.”
Prime Minister Syed Yusuf Raza Gilani in his message said:
Observing this day is a mark of protest against India and to remind the world that durable peace cannot be established in South Asia without the resolution of the Kashmir dispute. Kashmir issue needs to be solved in the light of the UN resolutions and in accordance with the legitimate aspirations of the people of Kashmir so that the dream of durable peace and socio-economic development of the South Asian region could be realized.”

Keşmir’le Dayanışma Günü: Pakistan Yönetimi: Keşmirlilerin istekleri doğrultusunda Keşmir sorununun çözümü

Ankara, 4 Şubat 2012: Pakistan halkı ve dünyada özgürlüğe inanan insanlar 5 Şubat gününü “Keşmir’le Dayanışma Günü” olarak kutlamaktadırlar.
Pakistan Cumhurbaşkanı Sn. Asif Ali Zardari mesajında şunları söyledi:
"Pakistan hükümeti ve halkı, Keşmir halkının temel ve vazgeçilemez haklarının gerçekleşmesi için haklı mücadelelerinde değişmez desteğini yineleyerek Keşmir Dayanışma Günü’nü kutluyor. Keşmir meselesinin temelini oluşturan soylu ilkelerin ve değerlerin, dünyadaki tüm adalet ve özgürlük aşığı halklar tarafından onaylanması ve desteklenmesi kaçınılmazdır. Öte yandan Cammu ve Keşmir halkının temel insan haklarına kavuşmasına saygı duymak ve daha iyi duruma gelmelerini sağlamak da önemlidir.
Cammu ve Keşmir halkının barışçıl mücadelesi geçmiş yıllar içinde güç ve keskinlik kazanmıştır. Erkek, kadın ve çocukların oluşturduğu yeni nesil Keşmirliler, temel haklarının tanınması için kahramanca mücadelelerine devam ediyorlar.
Pakistan, Cammu ve Keşmir meselesine barışçıl bir çözüm ararken, Keşmirliler ile dayanışma içinde olmaya ve haklı davalarında siyasi, manevi ve diplomatik destek vermeye devam edecektir. "
 Başbakan Syed Yusuf Raza Gilani mesajında şunları söyledi:
 “Bu günü anmak Hindistan'a karşı bir protestodur ve Keşmir meselesi çözülmeden Güney Asya'da kalıcı bir barışın olamayacağını dünyaya hatırlatmaktır. Keşmir meselesi BM kararlarının ışığında ve Keşmir halkının meşru talepleri doğrultusunda çözülmeli ki Güney Asya bölgesinde kalıcı bir barış ve sosyo-ekonomik kalkınma hayali gerçekleşebilsin.”