Statement of Ministry of Foreign Affairs of Pakistan condemning he heinous act of terrorism in which 13 Turkish nationals were martyred in Gara, Iraq.


Pakistan condemns in strongest terms the heinous act of terrorism in which 13 Turkish nationals were martyred in Gara, Iraq.

The Government and the people of Pakistan extend their heartfelt condolences to the Government and the brotherly people of Turkey, as well as to the families of innocent victims.

Pakistan stands in strong solidarity with the people of Turkey in their fight against the scourge of terrorism.

Pakistan reiterates its unequivocal condemnation of terrorism in all forms and manifestations.

Islamabad, 14 February

Pakistani, Turkish Special Forces carry out ‘Ataturk XI’ joint exercises


The three weeks long exercises focusing on counter-terrorism and closed quarter battle is being carried out in Tarbela this year

Turkish Special Forces and Pakistan’s SSG troops are holding a 3 weeks long joint exercise called Ataturk-XI 2021 in Tarbela, KPK. The exercise from 3-23 February, will focus on counter-terrorism, close quarter battle, cordon and search, rappelling, fire and move techniques, and helicopter rappelling, compound clearance, hostage and rescue and free fall operations.

The Turkey-Pakistan Joint Commando and Special Forces Exercise began in 1998 and both countries host it alternatively. The exercise is named ‘Jinnah Exercise’ when it is carried out in Turkey, and ‘Atatürk Exercise’ when performed in Pakistan. The exercise aims to develop mutual cooperation and interoperability between the units of the Turkish and Pakistan Armed Forces.

Pakistan and Turkey have maintained brotherly relations from the very start and continue to support each other on various international platforms. These exercises are just one of the many ventures carried out jointly by the two countries.  

Ekselansları M. Syrus Sajjad Qazi, Pakistan Büyükelçisi, Keşmir Dayanışma Günü ESAM Konferansı Konuşması 5 Şubat 2021

Sayın Ustad Recai Kutan, ESAM Başkanı 

Sayın Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Başkanı 

Sayın Dr. Ghulam Nabi Fai, Dünya Keşmir Farkındalık Forumu Genel Sekreteri 

Sayın Ali Yalçın, MemurSen Konfederasyonu Başkanı

Saygıdeğer Misafirler, Bayanlar ve Baylar, 

Öncelikle ESAM’a bu Keşmir Dayanışma Günü Konferansını düzenlediği için teşekkür ederim.  Sayın Temel Karamollaoğlu’nun dinamik liderliği altındaki Saadet Partisi ve Sayın Recai Kutan’ın liderliğindeki ESAM, Cammu ve Keşmir anlaşmazlığının vurgulanması için önemli bir rol oynamaktadırlar ve Pakistan halkı ve Keşmirliler bunun için müteşekkirdir.  

Bugün Yasadışı Hint İşgali Altındaki Cammu ve Keşmir (IIOJK) halkıyla birlikte Keşmir Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.  

Bugün, 5 Ağustos 2019'dan bu yana insanlık dışı bir askeri kuşatma ve iletişim ablukasına maruz kalmaya devam eden Keşmirli kardeşlerimize kararlı desteğimizi yeniden teyit ettiğimiz bir gün. Hindistan tarafından kesintisiz bir baskı ve temel haklarının tutarlı bir şekilde reddedilmesiyle karşı karşıya kaldılar.

 

Bu gün, Keşmir halkına verilen yerine getirilmemiş vaatlerin ve yerine getirilmemiş taahhütlerin sert bir hatırlatıcısıdır. Hindistan'ın Keşmir halkına referandum için verdiği sözlerin ve Hindistan'ın, meseleyi Ocak 1948'de BM'ye ilk kez götürüp reçetesini kabul ettiği uluslararası toplum önünde üstlendiği taahhütlerin.

 

O zamandan beri, Keşmirliler, yalnızca birkaç BM Güvenlik Konseyi kararında yer alan kendi kaderini tayin hakları reddedilmekle kalmadı, aynı zamanda Hint işgal güçleri tarafından büyük ölçekte işlenen insan hakları ihlallerinin kurbanı oldular.

 

Bunlar sadece Pakistan tarafından ileri sürülen iddialar değil, aynı zamanda bu insan hakları ihlalleri uluslararası toplum tarafından yaygın olarak bilinmekte ve belgelenmektedir.

 

Liste uzun ve rahatsız edici. Gözdağı veren ve yargısız infazlar, gözaltında ölümler, misket silahı kullanımı, işkence, zorla ve istem dışı ortadan kaybolmalar, keyfi gözaltı, tecavüz ve taciz, toplu cezalar, ifade ve kanaat özgürlüğünün reddi, ayrım gözetmeyen kuşatma ve arama operasyonlarını içerir. Barışçıl protestoculara karşı güç kullanımı, işgal altındaki nüfusa yönelik derin aşağılayıcı davranışlar ve liste uzayıp gidiyor.

 

Hindistan rejimi bu çirkin gerçeği gizlemek için şunları yaptı:

 

       Bağımsız uluslararası insani gözlemcilerin çeşitli taleplerine erişimi engelledi,

       İletişim ağına, yerel yayınlara ve internete sınırlandırmalar koydu,

     IIOJK'da Hint zulmüne karşı konuşan ülkeleri ve liderleri hedeflemek için sahte STK'ları ve kendi medya kuruluşlarını kullanarak devasa bir küresel dezenformasyon ağını serbest bıraktı (ve bu propaganda makinesi aynı nedenle Türkiye'yi de hedef alıyor)

 

Ve COVID-19 salgını dünyaya çarptığında, kısıtlamaları hafifletme çağrılarına rağmen, Hindistan yetkilileri de COVID-19 krizini yasadışı işgallerini daha da ilerletmek için acımasızca kullandılar. Koronavirüs, Keşmirlilerin çektiği acıyı daha da kötüleştirdi ve onları büyük bir insanlık trajedisinin uçurumuna mahkûm etti.

 

Aynı zamanda, Modi rejimi birkaç federal yasayı genişletti ve işgal altındaki bölgede yeni ikamet kuralları getirdi. Keşmirli olmayan binlerce Hindu’ya BM kararlarını ve uluslararası hukuku büyük ölçüde ihlal ederek ikamet statüsü verdi.

 

Tüm bu tek taraflı yasadışı önlemlerin arkasındaki temel amaç, IIOJK’daki Müslüman çoğunluğu, çok sayıda Hindistan’dan gelen Hindu yerleştirerek azınlığa dönüştürmektir. Aynı zamanda, Keşmir anlaşmazlığına ilişkin BM kararlarının özüne zarar vermeyi ve Yeni Delhi'nin gelecekte Cammu ve Keşmir'de bir plebisit düzenlemek zorunda kalması durumunda Hindistan'ın lehine sonuçları etkilemeyi amaçlamaktadır.

 

Bayanlar ve Baylar,

 

Cammu ve Keşmir anlaşmazlığı aynı zamanda, Kontrol Hattı (LoC) boyunca ateşkes ihlallerinin tam teşekküllü bir çatışmaya dönüşmesi veya Hindistan'ın "sahte bayrak" operasyonunun bir sonucu olarak, uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hindistan'ın Şubat 2019'daki Pulwama bölgesini iki ülkeyi küçük iç seçim politikaları amacıyla bir savaşın eşiğine getirmek için nasıl kullandığına dair giderek daha fazla kanıt ortaya çıkıyor.

 

Pakistan söz konusu olduğunda, Hükümet ve halk, Güvenlik Konseyi kararlarına bağlılıklarında ve Keşmir halkının kendi kaderini tayin hakkına güçlü siyasi, ahlaki ve diplomatik destek vermek için kararlıdır.

 

Pakistan, Birleşmiş Milletler ve insan hakları ve insani yardım kuruluşları da dahil olmak üzere tüm ilgili uluslararası forumlarda Cammu ve Keşmir anlaşmazlığını vurgulamaya devam edecektir.

 

Ayrıca hükümet, Türkiye Parlamentosu, çeşitli siyasi partiler ve Türkiye halkı da dahil olmak üzere Türkiye’nin Cammu ve Keşmir Anlaşmazlığı konusundaki ilkeli konumu ve sürekli desteği için son derece minnettarız.

 

Cammu & Keşmir halkı, Pakistan halkı ve Hükümeti, Türk kardeşlerine, Keşmir anlaşmazlığının BM Güvenlik Konseyi kararları ve dilekleri ve Keşmir halkının özlemleri uyarınca adil bir şekilde çözülmesine sağlam ve kayıtsız destekleri için gerçekten müteşekkirdir. 

 

Bugün, uluslararası toplum ve çeşitli ünlü kişiler, çiftçilerin protestosuna tepki olarak BJP rejiminin acımasız eylemlerini fark ediyor. Bununla birlikte, IIOJK'daki Keşmirliler, yıllardır devletin yaptırdığı acımasız şiddete maruz kalıyorlar ve temel insan hakları kısıtlanıyor. Uluslararası toplumun Hindistan'ı gerçekte olduğu gibi görmesinin tam zamanı.

 

Uluslararası toplum, elindeki tüm araçları aşağıdakileri yapmak için kullanmalıdır:

 

  Hindistan'ı yasadışı ve tek taraflı eylemlerinden ve Keşmir halkına karşı insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmak,

       Hindistan'a uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uyması için baskı uygulamak ve,

       uluslararası medyanın, insani yardım kuruluşlarının ve bağımsız gözlemcilerin istismar, ihlal ve aşırı güç kullanımıyla ilgili raporları bağımsız olarak doğrulamak için IIOJK'ya girmesine izin vermek.

 

Her şeyden önce, uluslararası toplumu Keşmirlilere BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak vazgeçilemez kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirme şansı vererek ahlaki ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

 

Teşekkür ederim.


Remarks by M. Syrus Sajjad Qazi, Ambassador of Pakistan at Webinar by ESAM on the occasion of Kashmir Solidarity, 5 February 2021


Honourable Recai Kutan, President ESAM

Respected Temel Karamollaoğlu, President Saadet Party

Dr. Ghulam Nabi Fai, Secretary General, World Kashmir Awareness Forum.

Mr. Ali Yalçin, President of Confederation of Public Servants Trade Union (MemurSen)

 

Distinguished Guests, Ladies and Gentlemen, 

 

I would like to thank ESAM for organizing this Kashmir Solidarity Day Conference. Saadet Party under the dynamic leadership of H.E Temel Karamollaoğlu and ESAM under the leadership of Honourable Recai Kutan have been playing an important role in highlighting the Jammu and Kashmir dispute for which the people of Pakistan and the Kashmiris remain grateful.  

 

Today we are commemorating Kashmir Solidarity Day with the people of Indian Illegally Occupied Jammu and Kashmir (IIOJK). 

 

Today is a day when we reaffirm our resolute support for our Kashmiri brothers and sisters, who continue to be subjected to an inhuman military siege and communications blockade since 5 August 2019.  The tragedy of the Kashmiris, however, goes back more than 7 decades as they have faced unabated repression and consistent denial of their fundamental rights by India.

 

This day is a stark reminder of the broken promises and unfulfilled commitments made to the Kashmiri people. Promises made by India to the Kashmiri people for a plebiscite and commitments undertaken by India before the international community, when it had taken the matter first time to the UN in January 1948 and accepted its prescription.

 

Since then, the Kashmiris have not only been denied their right of self-determination enshrined in several UN Security Council resolutions, but they have also been a victim of human rights violations committed by the Indian occupation forces on a massive scale. 

 

These are not just claims made by Pakistan but these human rights violations are widely known and documented by the international community.

 

The list is long and disturbing. It includes extra-judicial and summary executions, custodial deaths, use of pellet guns, torture, enforced and involuntary disappearances, arbitrary detention, rape and molestation, collective punishments, denial of the right of freedom of expression and opinion, indiscriminate cordon and search operations, use of force against peaceful protesters, deeply degrading behavior towards the occupied population, and the list goes on. 

 

In order to hide this ugly truth, the Indian regime has done the following:

·      Blocked access to several requests of independent international humanitarian observers,

·      Placed curbs on communication network, local publications and internet,

·      Unleashed a massive global disinformation network using fake NGOs and its own media outlets to target countries and leaders, who speaking against Indian atrocities in IIOJK (and this propaganda machinery targets Turkey as well for the same reason)

 

And when the COVID-19 pandemic hit the world, despite calls to ease up the restrictions, the India authorities also callously exploited the COVID-19 crisis to further advance its unlawful occupation. The coronavirus exacerbated the suffering of the Kashmiris condemning them to the precipice of a vast human tragedy. 

 

At the same time, the Modi regime has extended several federal laws and introduced new domicile rules in the occupied territory. It granted domicile status to thousands of non-Kashmiri Hindus in gross violation of the UN resolutions and the international law. 

 

The basic objective behind all these unilateral illegal measures is to convert IIOJK’s Muslim majority into a minority by settling Indian Hindus in large numbers. It is also aimed at damaging the essence of the UN resolutions on the Kashmir dispute and affect the results in India’s favour if New Delhi is compelled to hold a plebiscite in Jammu and Kashmir in the future.

 

Ladies and Gentlemen, 

The Jammu and Kashmir dispute also presents a serious threat to international peace and security due to a possible escalation of ceasefire violations along the Line of Control (LoC) into a full-fledged conflict or as a consequence of an Indian “false flag” operation. More and more evidence is coming out, how India used the Pulwama episode in February 2019 to bring the two countries on the brink of a war for its petty domestic electoral politics. 

 

As far as Pakistan is concerned, the Government and the people remain steadfast in their adherence to the Security Council resolutions and in our strong political, moral and diplomatic support to the right of the Kashmiri people to self-determination. 

 

Pakistan will continue to highlight the Jammu and Kashmir dispute at all relevant international forums, including the United Nations, and the human rights and humanitarian organizations.

 

We are also extremely grateful for Turkey’s principled position and continuous support on Jammu & Kashmir Dispute, including from the government, Turkish Parliament, various political parties and the people of Turkey.  

 

The people of Jammu & Kashmir as well as the people and the Government of Pakistan are truly thankful to their Turkish brothers and sisters for their firm and unflinching support for the just resolution of the Kashmir dispute in accordance with the UN Security Council resolutions and the wishes and aspirations of the Kashmiri people 

 

Today, the international community and various celebrities are taking notice of BJP regime’s brutal actions in response to the farmers protest. However, the Kashmiris in IIOJK have been subjected to vicious state-sanctioned violence and curb in fundamental human rights for years now. It is high time that the international community sees India, for what it truly is. 

 

The international community needs to use all tools at its disposal to:

·      hold India accountable for its illegal and unilateral actions and human rights violations against the Kashmiri people, 

·      pressurize India to adhere to its international human rights obligations, and,

·      allow international media, humanitarian organizations and independent observers entry into IIOJK to independently verify reports of abuse, violations and use of excessive force.

 

Above all, we urge the international community to fulfill its moral and legal obligation by giving Kashmiris the chance to realize their inalienable right to self-determination in accordance with UNSC resolutions.

 

Thank you

Türklerin Ezilen Keşmirlilere verdiği destek Ankara'daki Keşmir Dayanışma Günü olayında yeniden teyit edildi



ANKARA, 5 Şubat 2021: Türkiye'nin Cammu ve Keşmir anlaşmazlığı için verdiği sarsılmaz destek bugün bir kez daha Ankara'daki Pakistan Büyükelçiliğinde düzenlenen bir olayda yeniden teyit edildi.  Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Komisyonu Başkanı Sayın Muhammet Balta bu olaydaki baş konuktu.  

Pakistan Cumhurbaşkanının ve Başbakanının mesajları Elçilik Müsteşarı Sayın Arshad Jan Pathan tarafından okundu. Pakistan liderleri, mesele Keşmirlilerin isteklerine göre çözülene kadar Keşmir halkına siyasi, moral ve diplomatik desteklerini yineledi.  

 

Parlamenter Muhammet Balta konuşmasında Pakistan ve Türkiye'nin benzersiz bir dostluk ve kardeşliğe sahip olduğunu ve her iki ülkenin insanlarının birbirlerinin neşesini ve acılarını paylaştığını söyledi.  Muhammet Balta, “Pakistan gibi, Keşmir ve Keşmirliler her Türk'ün kalbinde ve aklında da aynı yere sahiptir" diye konuştu.  Kendisi altını çizdi ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Keşmir meselesini her uluslararası platformda vurgulamaktadır ve bu tüm Türk milleti için de geçerlidir.   

 

Sayın Muhammet Balta, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan anlaşmazlıklı bir bölge olan Cammu ve Keşmir'in özel statüsünü değiştirmeye çalışan Hindistan'ın aldığı yasa dışı 5 Ağustos 2019 kararlarını eleştirdi.  Kendisi, Yasa Dışı Hint İşgalindeki Keşmir'in (IIOJK) ezilen halkına mümkün olan her yardımı yapacaklarını garanti etti.  Türk desteğinin Keşmir meselesi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararlarına ve Keşmir halkının isteklerine göre barışçıl bir şekilde çözülene kadar Türk desteğinin devam edeceğini belirtti.  

 

Pakistan’ın Türkiye Büyükelçisi Muhammad Syrus Sajjad Qazi konuşmasında, 5 Şubat’ın Keşmir Dayanışma Günü olarak kutlanmasının Hindistan tarafından ilk kez Ocak 1948’de meseleyi BM’ye götürdüğü zaman kabul ettiği, Keşmir halkına karşı plebisite gideceği yönünde tutmadığı sözlerin ve yerine getirmediği taleplerin açık bir ifadesi olduğunu söyledi.  Büyükelçi Qazi belirtti ki, bu zamandan beri bu hakkın IIOJK’deki Keşmirlilere verilmesini reddetmek için her türlü siyasi, diplomatik, askeri, ekonomik, parlamenter, anayasal ve demografik hile ve ikiyüzlülük yapılmıştır.

 

Büyükelçi, Hindistan tarafından yapılan toplu insan hakları ihlallerinin yerel toplumda korku yaratmak için gerçekleştirildiğinin altını çizdi. “Günümüzde ve bu çağda, Hindistan rejimi ne kadar erişimi kısıtlasa da, Keşmir vadisindeki silahlı güçlerin eylemlerinin üzerine ne kadar perde çekmeye çalışsa da, ne kadar sahte STK’yı veya zaten ölmüş kişileri dünyaya sahte haberlerini yaymak için kullansa da, gerçek eninde sonunda ortaya çıkmaktadır – ve bu gerçek karanlık ve çirkindir” diye ekledi. 

 

Büyükelçi Syrus Qazi, Türkiye’nin Cammu ve Keşmir anlaşmazlığı üzerindeki prensipli konumu ve devamlı desteği için şükranlarını ifade etti, buna hükümetin, Türk parlamentosunun ve Türkiye halkınınkiler de dâhildir. 

 

IIOJK’de devam eden insan hakları ihlalleri üzerine bir fotoğraf sergisi de ayrıca olay sırasında düzenlendi. 

 

Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşu Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) akşam ayrıca bir web semineri düzenleyecektir.



Turkish support for the oppressed Kashmiris reiterated at Kashmir Solidarity Day event in Ankara


ANKARA, 5 February 2021: Turkey’s unwavering support for the Jammu & Kashmir dispute was reiterated at an event organised by the Embassy of Pakistan in Ankara today. Chairman of the Environment Commission of the Turkish Grand National Assembly Mr. Muhammet Balta was the chief guest.
 

Messages of the President and Prime Minister of Pakistan were read out by Deputy Head of Mission Mr. Arshad Jan Pathan. Pakistani leadership reiterated political, moral and diplomatic support to the people of Kashmir until the resolution of the dispute according to the aspirations of the Kashmiris.

 

Parliamentarian Muhammet Balta, in his speech said Pakistan and Turkey have unique friendship and brotherhood and people of both the countries share their joy and pain. “Like Pakistan, Kashmir and Kashmiris have the same place in the heart and mind of every Turk,” said Mr. Balta. He underscored that President Recep Tayyip Erdogan highlights Kashmir issue at every international platform and this is same for the entire Turkish nation. 

 

Mr. Muhmmet Balta criticized the 5th August 2019 illegal measures by India to try and change the special status of the Jammu & Kashmir which is a disputed territory as recognized by the United Nations. He reassured every possible assistance to the oppressed people of Indian Illegally Occupied Jammu & Kashmir (IIOJK). He emphasized that Turkish support would continue until the Kashmir dispute is resolved peacefully under the United Nations Security Council Resolutions and as per the wishes of the Kashmiri people.

 

Pakistan’s Ambassador to Turkey Muhammad Syrus Sajjad Qazi in his remarks said commemoration of 5th February as Kashmir Solidarity Day is a stark reminder of the broken promises and unfulfilled commitments made to the Kashmiri people by India for holding a plebiscite, when it had taken the matter first time to the UN in January 1948 and accepted its prescription. Since then, Ambassador Qazi underscored, all manner of political, diplomatic, military, economic, parliamentary, constitutional and demographic jugglery and coercion has been employed to deny this right to the Kashmiris in IIOJK.

 

The Ambassador highlighted massive human rights violations by India to instil fear in the local population. “In this day and age, no matter what lengths the Indian regime goes to block access, no matter how many curtains of secrecy it tries to pull down on the conduct of its armed forces in the Kashmir valley, no matter how many fake NGOs or dead persons it resurrects to peddle its fake news all over the world, the truth is eventually getting out - and the truth is dark and ugly,” he added.

 

Ambassador Syrus Qazi expressed gratitude for Turkey’s principled position and continuous support on Jammu & Kashmir dispute, including from the government, Turkish Parliament and the people of Turkey.  

 

A photography exhibition on the ongoing human rights violations in the IIOJK was also organized during the event.

 

Leading think-tank of Turkey, the Economic & Social Research Centre (ESAM) will separately organize a webinar in the evening.